Türk hikâyeciliğinin önde gelen isimlerinden biri olan Memduh Şevket Esendal, hikâyelerinde kullandığı üslup yönünden kendinden öncekilerden ayrılıp yeni bir hikâye anlayışı ortaya koymuştur. Esendal, hikâyeciliğimizde vaka/olayı merkeze almadan da hikâye kaleme alınabileceğini bizlere göstermiş ve sıradan insanları hikâyelerine taşımıştır. Elinizdeki kitapta Esendal’ın Osmanlı Türkçesiyle kaleme aldığı ve Tanin, Çığır, Halka Doğru ve Meslekgazetelerinde neşrettiği hikâyeler kronolojik seyir takip edilerek
Uzak Bir Ülke’de yazarın çekmecesinde kalmış ve an¬cak 1983’ten sonra kitaplarına alınmış öyküleri oku¬yacaksınız. Bu tarihsiz öyküler bir araya getirilirken yazım ve anlatım biçimleri dikkate alındı, tematik ilişkilerine göre sıralandı. Kitabın adını Uzak Bir Ülke koyarak ve “Yurda Dönüş” öyküsüyle başlatarak Esen¬dal’ın yaşamı boyunca çektiği yurt ve aile özleminin bir kitaba dönüşmesini istedik.
“Biraz sonra da kapının iç yanına, girerken solda, bir taş üs¬tüne dikilmiş, ak boya ile boyanmış, sağlamca b
“Ben insanlara yaşamak için ümit, kuvvet ve neşe veren yazılardan hoşlanırım. İnsanları yunmuş mutfak paçavrasına çeviren ve yeise düşüren yazılardan hoşlanmam. Zaten tam bir refah içinde, huzur içinde yaşamıyoruz. Bir de karanlık, kötü şeylerden bahsederlerse bize, onları okursak… Bu, insanları bir havana koyup ezmeye benzer. Halbuki insanların içinde bir umut olmalı. Yaşama umudu, neşe vermeli insana okudukları...” M.Ş.E. Memduh Şevket Esendal’ın yirmi beş öyküden oluşan Mendil Altında adlı elinizdeki der
“Ben insanlara yaşamak için ümit, kuvvet ve neşe veren yazılardan hoşlanırım. İnsanları yunmuş mutfak paçavrasına çeviren ve yeise düşüren yazılardan hoşlanmam. Zaten tam bir refah içinde, huzur içinde yaşamıyoruz. Bir de karanlık, kötü şeylerden bahsederlerse bize, onları okursak… Bu, insanları bir havana koyup ezmeye benzer. Halbuki insanların içinde bir umut olmalı. Yaşama umudu, neşe vermeli insana okudukları...” M.Ş.E. Memduh Şevket Esendal’ın yirmi beş öyküden oluşan Mendil Altında adlı elinizdeki der
Hürriyet Gelirken adını verdiğimiz kitapta, 1908-1925 yılları arasında yazılmış, çoğu süreli yayınlarda çık¬mış ve 1983’ten sonra günümüz harflerine çevrilerek kitaplarına girmiş Esendal öykülerini okuyacaksınız. Bunlardan 1925 yılında Meslek gazetesinde yayım¬lanmış 12 öykü eski harfli yazımıyla karşılaştırıla¬rak düzeltildi. 1909 yılında Tanin gazetesinde çıkmış “Rüyada” adlı öyküyse ilk kez günümüz harfleriyle yayımlanıyor“Ama yalnız bizde değil, başka yerlerde de hikâye nedir, nuvel nedir, roman nedir,
Çoğunlukla Meslek dergisinde yayımlanan ilk hikâyelerinden örneklerin toplandığı bu kitapta yazarın gerçekçi yönünü tüm etkisiyle görüyoruz. Memduh Şevket olup biteni alaycı tavrıyla kısa ve bol diyaloglu bir biçimde hikâyeleştirir. Ona yakıştırılan “gözlemci gerçekçi”lik, okuyanda “yazma sanatı”na karşı bir ilgi, istek uyandırır niteliktedir. En kaba, uslanmaz karakterlerine dahi olgun ve duyarlı yaklaşarak okurun sempati duymasını sağlamayı başarmıştır
Çoğunlukla Meslek dergisinde yayımlanan ilk hikâyelerinden örneklerin toplandığı bu kitapta yazarın gerçekçi yönünü tüm etkisiyle görüyoruz. Memduh Şevket olup biteni alaycı tavrıyla kısa ve bol diyaloglu bir biçimde hikâyeleştirir. Ona yakıştırılan “gözlemci gerçekçi”lik, okuyanda “yazma sanatı”na karşı bir ilgi, istek uyandırır niteliktedir. En kaba, uslanmaz karakterlerine dahi olgun ve duyarlı yaklaşarak okurun sempati duymasını sağlamayı başarmıştır
“Binnaz Enver Hanım’ın Çayları ve Kocası” adını verdiğimiz kitapta, 1927-1940 yılları arasında yazılmış ve ilk kez 1983’ten sonra çıkan öykü kitaplarında yer almış Esendal öykülerini okuyacaksınız. “Her şey onun hikâyesinde bir dilimdir, bir yaşam kesitidir. Bunu allayıp pullamaz, süsleyip püslemez, olduğu gibi aktarır okura.” (Tarık Dursun K.) “Okuyun Esendal’ı, göreceksiniz, ezilmiş insanlar dünyasının köşesinde bucağında sıkışıp kalmış, memurundan ev kadınına, aldatılmış karıdan kocasına kadar nice insan
Memduh Şevket Esendal’ın 1910-1951 seneleri arasında birbirinden farklı konular etrafında kaleme aldığı çarpıcı öyküler okuru başka başka zaman ve mekâna taşıyor. Her gün gördüğümüz kendi halindeki insanların iç dünyasını yansıtan, onları sevdiren bu öykülerde gülümseyecek ve “hayat ne tatlı” diyeceksiniz… Bir kız çocuk, elinde bir deste maydanoz, takunyalarını tıkırdatarak geçiyor. Komşu Gaffar’ın oğlu, iki boş küfeyi bostan kapısından sokmaya uğraşıyor. İki hanım, belli ki uzakça bir yere gitmiş ve geç ka
“Kısmet Kuşu” adını verdiğimiz elinizdeki kitapta, 1941-
1949 yılları arasında süreli yayınlarda çıktıktan sonra çeşitli
kitaplarına dağılmış Esendal öykülerini bir arada
okuyacaksınız.
“Onun güzel romanının, güzel hikâyelerinin genç insanların
mahremiyetlerine, muhayyilelerine, yaşayışlarına, mesut ve
hüzünlü saatlerine uzun seneler karışmasını dilerim. Mektep
kitaplarına onun küçücük, tertemiz, güzel hikâyelerinin
kocaman laflıların yerine geçmesini dilerim.”
(Sait Faik Abasıyanık)
“Hikâyeleri i
“Taş Havan” adını verdiğimiz elinizdeki kitapta, 1949-1960
yılları arasında süreli yayınlarda çıktıktan sonra çeşitli
kitaplarına dağılmış Esendal öykülerini bir arada
okuyacaksınız.
“Memduh Şevket Esendal’ı hiç görmedim, siyasi hayatında
neler yaptığını da pek bilmem, fakat hikâyelerini ilk
okuduğum gün ‘İşte hikâyeci!’ dediğimi hatırlıyorum.”
(Cahit Sıtkı Tarancı)
“Bizim Çehov’umuzdur da diyebilirim. Ama yalnız, uzakta
yaşayan, gölgelenen, unutulan, nicedir uzmanlarca
keşfedilmeyi bekleyen, kala
Memduh Şevket Esendal, Ayaşlı ve Kiracıları romanını ilkin basit bir hikâye olarak tasarlamış ve ona “Bir Büyük Evin Dokuz Odası” ismini vermiştir. Hikâye uzadıkça uzamış ve nihayet Ayaşlı ve Kiracıları romanı olarak karşımıza çıkmıştır. Bu nedenle olsa gerek Esendal, bu eseri için “Bana sorarsan Ayaşlı ve Kiracıları roman değil uzunca bir hikâyedir,” ifadesini kullanır.
Ayaşlı ve Kiracıları, Cumhuriyet’in ilk dönemi Ankara’sındaki insan manzaralarını okuyucusuna aktarır. Yazar, dönemin toplumsal yapıs
Ankara’da yeni yapılmış bir apartmanın dokuz odalı bölüğünde yaşayan Ayaşlı ile kiracılarının ilişkileridir anlatılan. Kadınlı erkekli bu mozaikte, inşası süren Cumhuriyet’in sosyal meseleleri de işlenir. Memduh Şevket her bir kiracısını, ayrı ayrı romanı yazılacak ilginçlikte kişilerden seçer. Bunu yaparken küçük bahislerle aralarındaki mücadeleyi sürükleyici, akıcı bir dille yazmayı başarır.
Ankara’da yeni yapılmış bir apartmanın dokuz odalı bölüğünde yaşayan Ayaşlı ile kiracılarının ilişkileridir anlatılan. Kadınlı erkekli bu mozaikte, inşası süren Cumhuriyet’in sosyal meseleleri de işlenir. Memduh Şevket her bir kiracısını, ayrı ayrı romanı yazılacak ilginçlikte kişilerden seçer. Bunu yaparken küçük bahislerle aralarındaki mücadeleyi sürükleyici, akıcı bir dille yazmayı başarır.
Cumhuriyetin ilk yılları… Ankara’dayız.
Dokuz ayrı karakter Ayaşlı İbrahim Efendi’nin dokuz odalı apartman dairesinde bir araya geliyorlar.
Kahve dedikoducusu, kabadayı, iş adamı, oduncu, şoför, kumarbaz, hizmetçi, konsolos ve hepsinin hikâyesinin anlatıcısı bir banka memuru…
Dostluklar, dedikodular, evlilikler, aldatmalar, eğlenceler, dertler… Ayaşlı’nın apartmanından çarpıcı hayat ve insan manzaraları…
Memduh Şevket Esendal’ın hayattayken yayımlanmış tek romanı Ayaşlı ile Kiracıları…
Bir dönem
1946 yılında Hikâyeler – İkinci Kitap, 1958’den itibaren Mendil Altında adıyla yayımlanan bu öykülerinde Memduh Şevket Esendal, yine kendine has bir atmosfer yaratıyor.Büyükelçilik, müfettişlik ve milletvekilliği gibi görevlerde bulunan Esendal, bürokrasinin ağırlığının ve işleri içinden çıkılamayacak bir yumağa dönüştürmesinin doğrudan tanığıdır. Bu yumağın unsurları memurlar, öğretmenler, doktorlar, müdürler bir yerden girerler hep öykülerine… Yine aynı şekilde bir yandan köy ve köylüler öykülerinin başlı
Memduh Şevket Esendal, 1934 yılında Vakit gazetesinde tefrika edilen,
daha sonra yine aynı yıl kitap olarak yayımlanan romanı Ayaşlı ile
Kiracıları’nda yeni yapılmış bir apartmanın her bir odası ayrı ayrı kiraya
verilen kısmında yaşayan insanları anlatır. Esendal, Ayaşlı İbrahim
Efendi’nin sosyokültürel konumları ve dünya görüşleri birbirinden hayli
farklı kiracıları bir araya geldiğinde genç Cumhuriyet’in yaratmaya
çalıştığı yeni dünyaların, süregiden eski alışkanlıkların ve eski ile yeni
arasında k
Esendal’ın Vassaf Bey romanı zaman, mekân ve bazı kişileri bakımından Ayaşlı ile Kiracıları romanıyla uyuştuğu kadar öykülerindeki kadın-erkek ilişkilerinin tüm karakteristik özelliklerini de taşır. Esendal, 1930’lar Ankarası’nın bir görünümünü sunarken, basit günlük yaşam içerisinde genç kızlar için evliliğin önemini, evlilikte ne bulduklarını anlatmakta; küçük burjuva bireylerin aile ve evlilik ilişkilerindeki ahlaksal değer yargılarındaki çelişkileri ele almakta; Batı kültürüyle geleneksel değerlerin çat
“Cumhuriyetin ilk yıllarında, Ankara’da, Ayaşlı İbrahim Efendi adında biri, dokuz odalı bir apartman dairesini oda oda kiraya vermektedir. Bir köy ağasının oğlu olan Ayaşlı İbrahim, eşkıyalık, zaptiye çavuşluğu, arzuhalcilik, otelcilik, vb gibi türlü boyalara boyanmış bir adamdır. Odalarda, kadın, erkek, genç, ihtiyar, evli, bekâr çeşitli insanlar oturmaktadır: Ayaşlı’nın apartman katında geçen hayatı anı biçiminde yazan bekâr bir banka memuru; eski bir çiftlik sahibi olan yaşlı Hasan Bey; eski konsoloslard
Toplam 24 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.