İnsanoğlunun hikâyesi, en başından beri bir mücadele, çatışma ve muharebe öyküsüydü. Göğüs göğüse dövüşen insanları muharebe alanına getiren şey hırslarıydı belki; ama onlara zaferi getiren, liderlerinin stratejileri ve taktikleri olduğu kadar zırhları, miğferleri ve silahlarıydı. Büyük bir Mısır ordusunun başındaki II. Ramses, Asi Nehri'nin kıyısında baş düşmanı Hitit Kralı Muwatalli'yi beklerken; Pers ve Yunan filoları Salamis Adası'nın doğusunda karşı karşıya gelirken; Kartacalılarla Romalılar Akdeniz iç
20 yüzyılın ortalarında insanlık, II. Dünya Savaşı denen altı yıl sürmüş bir kâbustan
kurtulmuştu. Ancak gökyüzünde karanlık bulutlar dolaşmaya devam ediyordu. Bu kez
dünya farklı bir kavramla tanıştı: Soğuk Savaş. Baltıklardan Adriyatike uzanan
Demir Perde ile ayrılan dünya, kırk beş yıl boyunca topyekûn yok olma tehdidinin
altında yaşadı.
Bu kırk beş yılda insanlık; Sovyet gulaglarında milyonlarla ifade edilen sayıda canını
yitirdi, Amerikan McCarthyciliği döneminde cadı avına maruz kaldı, 38 Paralel'le
İnsanoğlu, tarih boyunca hep ötekileri merak etmiş ve onlar
hakkında bilgi sahibi olmaya gayret etmiştir. Bu nedenle istihbaratın
ortaya çıkışı insanlığın başlangıcına kadar götürülebilir. Her
topluluk kendi varlığını korumak ve diğerlerine üstünlük kurmak
için ötekiler hakkında bilgi sahibi olmaya ve onların teşebbüslerini
engellemeye çalışmıştır. Dolayısıyla tarihin her devrinde istihbarat
ve istihbaratçılar toplumların vazgeçilmez bir parçası olagelmiştir.
İlkin Başar Özal, kaleme aldığı İstihbaratın Kıs
İkinci Dünya Savaşı dünya savaş tarihinin bilançosu en ağır savaşıdır.
Cephe ve cephe gerisi ayrımı anlamını yitirmiş, şehirler ve siviller bombalanmış, yıkılmaz denilen hatlar, aşılmaz denilen barikatlar düşmüş, istihbarat ve teknoloji savaşları çatışmaların gidişatını derinden etkilemiş, insanlık Nazi vahşeti ve soykırım kavramı ile tanışmış ve savaşı neticelendiren de yine sivilleri hedef alan atom bombaları olmuştur.
Türkiye savaş dışı kalma başarısı sayesinde bu ağır bedeli ödemekten kurtulmuştur bel
28 Haziran 1914... Avusturya-Macaristan Veliahdı Franz Ferdinand ile eşi Sophie'nin
Saraybosna gezisi sırasında uğradıkları suikast sonucu hayata veda ettikleri gün... Suikastın,
Avusturya-Macaristan'ın egemenliği altında bulunan Bosna-Hersek'in kendisine bırakılmasını
isteyen Sırbista'nın yönlendirdiği bir grup milliyetçi genç tarafından gerçekleştirildiği
bilinmektedir. 29 Haziran'da başlayan karşılıklı tepkiler sonucunda bir dünya savaşına neden
olan bu olay, hiç de basit bir gerekçeye sahip değildi. Fra
Toplam 5 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.