Ben Konstantinapol... Dünyanın göz bebeği...
Ay ışığı sularıma vuruyor... Beni cennete benzetiyor elçiler. Altından nehirler geçen cennet.
Selam sana Konstantiniyye, ey Peygamber müjdesi. Geleceğiz, bekle bizi.
Ve yürüyor bir hükümdar...
Tuğlar, davullar, kösler, nakkarelerle... Tuğların rüzgârına tutulmuş kızıl, kara, doru, beyaz
donlu atlarla... Kanatlı bir kısrak öncülüğünde aşılıyor surlarım...Gece kadar siyah. Topuklarına
kadar uzanan yelesi, gök rengi gözleri...
Ve ben düşümde bu düşü anlatıyorum.
S
Saray Fotoğrafçısı Vasilaki Kargopulo Efendinin o gün önemli bir görevi vardı. Sultan Abdülhamit, hemşiresi Refia Sultanı şereflendirecek, Vasilaki de bu ziyaretin anısına fotoğraf çekecekti Çamlıcadaki köşk ne güzel günlere sahne olmuştu. Murat Efendi, Hamit Efendi, Reşat Efendi, diğer biraderleri bu nazik, zeki, mültefit hemşirelerine misafir olmaktan mutlu, beraberce piyano çalarlardı. Nazar mı değmişti ne? Yas ve cülus, yas ve cülus...
Aklından bir şeyleri kovalamak ister gibi gözlerini kapayıp, başını
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.