Kitabu'l-Ezkiya (Zekiler Kitabı) zeki insanların zeka pırıltılarıyla dolu hikayelerini anlatarak zekayı ve derin anlayışı yücelten bir eserdir. Peygamberler başta olmak üzere insanlığın hemen her seviyesinden zeka örnekleri verilen bu eserin amacını İbnü'l-Cevzi şöyle özetliyor:
Bu kitapla üç şeyi yapmak istedim: 1. Kıssalarını anlatmak suretiyle bu nitelikteki insanları tanıtıp kıymetlerini takdir etmek, 2. Onların seviyesine çıkma kabiliyeti olan insanların ufkunu açmak, 3. Zekasına erişemeyeceği insanlar
Hem İbn Kayyımın hem de selefî fıkıh düşüncesinin en güzel örneklerinden birini teşkil edenİlâmul-muvakkiîn an rabbil-âlemîn adlı esere yapılacak genel bir bakış, eserin belli sistematik dahilinde kaleme alınmadığını düşündürmektedir ve bu durum İlâm neşirlerinin ve şu an takdim edilen tercümenin içindekiler bölümünden de rahatlıkla anlaşılmaktadır. İlâmın tam anlamıyla yani efrâdını câmi ağyârını mâni bir fıkıh usûlü kitabı sayılması da pek mümkün değildir. Nitekim usûl kitaplarında yer alması beklenen baz
Kim dünyanın sonunu düşünürse ondan sakınır. Kim yolun uzun olduğunu idrak ederse o yolculuk için hazırlık yapar. Bunları bilip de unutan kişinin hali ne tuhaftır! Bunun zararını görüp de üzerini örten ne ilginçtir! Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır. (Ahzab, 37) Sadece zannettiğin hususta nefsin sana galip gelirken, sen emin olduğun konuda nefsine galip gelemedin. En ilginç şey de; mutluluğun seni aldatan şeylerde, hataların seni eğlendiren şeylerde gizlenmiş olmasıdır. Sağlığınla aldandın, hastalığı
Haçlı savaşları sonrası ve Moğol saldırıları sebebiyle İslâm dünyasının oldukça karışık, çalkantılı olduğu bir dönemde yaşayan İbn Kayyım, dönemindeki İslâm dünyasının içine düştüğü zafiyet, ilim çevrelerindeki taassup, mezhepçilik ve Bâtınîlik'le temellenmiş sûfiliğin etkilerine karşı yoğun ıslah çabalarında bulunmuştur. Adalet ve maslahat temeline dayalı ıslah projesi sayılabilecek bu çabanın esasını, Kitap ve Sünnet'in hakemliğine başvurma, şeriatın ruhunu anlama, taklidin yol açtığı fikrî donukluk ve du
Haçlı savaşları sonrası ve Moğol saldırıları sebebiyle İslâm dünyasının oldukça karışık, çalkantılı olduğu bir dönemde yaşayan İbn Kayyım, dönemindeki İslâm dünyasının içine düştüğü zafiyet, ilim çevrelerindeki taassup, mezhepçilik ve Bâtınîlik'le temellenmiş sûfiliğin etkilerine karşı yoğun ıslah çabalarında bulunmuştur. Adalet ve maslahat temeline da - yalı ıslah projesi sayılabilecek bu
çabanın esasını, Kitap ve Sünnet'in hakemliğine başvurma, şeriatın ruhunu anlama, taklidin yol açtığı fikrî donukluk ve
İbn Kayyım´ın eserlerini gereği gibi inceleyerek ve düşünerek okuyan herkes açıkça anlar ki O, kendisinden önce ve sonra eşine rastlamadığımız şekilde Kur´an ve Sünnet ilimlerini kendinde toplamış; selef ve mezhep imamlarının sözlerini, görüşlerini ve hükümlerini hem öğrenmiş hem de anlamıştır. Müellifin bu eserini yolculuk sırasında kaleme almış olması, dehşet uyandıran bir şeydir. Baş vurmak, alıntılar yapmak için ihtiyaç duyacağı kaynak eserler yanında bulunmamasına rağmen O, konusuyla ilgili; Sahih´ler
Gerçek sevginin belirtisi; korku ve sevinç halinde sevgiliyi hatırlamak, onu anmaktır. Bir aşık sevgilisi için şöyle diyor:
Seni bana iyi hal de hatırlatıyor kötü hal de
Korktuğum da hatırlatıyor seni
Umduğum ve beklediğim de
Sevginin gerçekliğinin bir delili de, uykudan uyanır uyanmaz sevenin kalbine ve diline ilk gelenin, gün bitip uyurken de son gelenin sevgili olmasıdır. Şairin dediği gibi:
Her gece uyurken son şey sensin
Uyandığımda da ilk şey yine sen.
(Arka Kapak)
Toplam 7 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.