Hüzün ve Ben, Budalalığın Keşfi yle başlayan Hilmi Yavuz denemeleri serisinin ikinci kitabı.
Yazarın çocukluk ve ilk gençlik hatıralarını, Türk edebiyatının son elli yılından gazete ve dergi deneyimlerini içeren; yer yer geçmiş ramazanları, uçurtma, lokum, pastane, telefon günlerini anlatan Yavuz öz yaşamından çokça izler taşıyan denemeler bunlar
Çoğu zaman lirik ve şiirsel, Hilmi Yavuzun güzel hüznüyle bezeli ama sadece anılara ve duygulara değil analize de esaslı kapılar açan denemeler Hüzün ve Bende bi
Hilmi Yavuz'un okuma yelpazesi edebiyattan felsefeye, tarihten sosyolojiye, antropolojiden sanata uzanan uçsuz bucaksız bir alana yayılıyor.
Edebiyat Okumaları'ndaki makalelerin çoğu Yavuz'un değişik üniversitelerce düzenlenen bilimsel sempozyumlarda sunduğu bildirilerden oluşuyor.
Yavuz, bu makalelerde, edebiyatı o geniş alanda diğer disiplinlerle buluşturuyor. Ve elbette, yine verili söylemleri kırarak, yine yeni şeyler söyleyerek...
Modern(leşmiş) okur-yazarların katı reflekslerinin aksine Hilmi Yavuz, şiirsel-düşünsel serüveninin başından beri çokyönlü okumalarıyla, kendine özgü bir yol üzerinde yürüyerek, özellikle tasavvuf irfanından devşirdiği birikimi ve inşa ettiği duyarlılığı hem şiiri hem de düzyazıları açısından temel bir kaynak haline getirmiştir. İslamın Zihin Tarihi de şiirden felsefeye, tasavvuf irfanından siyasete geniş bir ilgi alanına ilişkin tecessüsünü dersleriyle, söyleşileriyle ve yazılı tanıklıklarıyla dile getiren
sen bir kurdun yalnızlığı
gibi kurdun yalnızlığı...
harfler ki, dağbaşlarıdır;
sözler, bulutların ördüğü hâle...
o herhangi hüzünlerde kalan kalbim bile yok!
harflerin ormanında çok çok dolaştı;
ağacı, yaprağı, çiçeği aştı; -ama yok!
bir karşılık bulamadı melal´e...
(Arka Kapak´tan)
Hilmi Yavuz, yeni kitabıyla YKYde. Hilmi Yavuz, harflerin peşinden şiirin derin, mecazlarla örülü kuytularına çekiyor okuru...Harfleri, kimi aşkla, kimi gülle, çoğunlukla da hüzünle çatışıyor. Üç perdeyle aralanıyor hurufi şii
Bir belleğin, bir zihnin usulca kendi kendisiyle konuşması, benden-içerideki ile söyleşmesi, algıdaki anlık ve küçük saptamalarla birden başka bir düzleme sıçrıyor. Anlık olan algının yavaşça ve Proust'a özgü memoire involanter ya da Türkçesiyle istenç dışı bellek'in bir etkinliği olarak garip bir biçimde, bir imgenin, bir hatırlama anının tamamlayıcı parçası haline dönüşmesi, hatırlama ile algı, yazı ile bellek arasındaki yer değiştirmeler; geçişmeler ağını oluşturması ve tüm bunların bizim düz yazımızda e
Diğer eserlerinden farklı olarak, Hilmi Yavuz'un felsefeci
kimliğini öne çıkaran, felsefe birikimi ve yorumlarına
vurgu yapan kitap; belli başlı felsefe başlıkları
üzerine yazılmış yazılar olmanın ötesinde konuları
Yavuz'un bakış açısıyla inceliyor, felsefe alanında okura
yeni ufuklar kazandırıyor.
Felsefe ve Kuramlar, Felsefe Antropoloji, Felsefe
ve Türk Düşüncesi ve Eleştiriler ana başlıkları çerçevesinde
ele alınan makalelerde göze çarpan isimlerse
şöyle: Marx, Wittgenstein, Hegel, Saussure, Spinoza,
Sar
Avrupa'nın Zihin Tarihi Hilmi Yavuz'un Mimar Sinan Üniversitesi'nin bütün bölümlerinde 25 yıl verdiği Uygarlık Tarihi dersinin sonucunda oluşmuş birikimin okurla buluşmasıdır. Batı Uygarlığının, dolayısıyla Avrupa Medeniyetinin tarihinin kronolojik veya deskriptif bir tarihi değil, uygarlık tarihinin öne çıkan ve insan topluluklarını 'insani' kılan kurumlarının teorik arkaplanını inşa etmenin, analitik tarihidir. Kronoloji üzerinden değil, kavramlar üzerinden ilerlemektedir. İlk bölümde kültür, doğa, din, b
Edebiyatın şiir, makale, anlatı gibi pek çok türünde eser veren Hilmi Yavuz bu kez denemeleriyle okur karşısında. Etik değerlerinin yanında estetik kaygıyı da unutmayan Yavuzun denemeleri tıpkı bir Janus maskesi gibidir; bir yüzü ciddi düşünceyi gösterir bu maskenin, diğer yüzü mizaha karşılık gelen gülen düşünce ifadesiyle tanımlanabilecek yazıları.
Bu kitapta yer alan denemeler felsefeden edebiyata, tarihten sosyolojiye, siyasetten gündelik hayata uzanan geniş bir yelpazeyi işaret ediyor. Yavuzun dile, d
Hilmi Yavuz bu kitabında roman, şiir, çeviri ve sanat üzerine geniş bir yelpazede ele alınmış konuları farklı bir açıdan düşünerek ve düşündürerek ele alıyor.
Eleştiren ama çözümler de üreten, iğneleyen ama öğreten, düşündükleriyle düşündüren usta yazar, edebiyat sanat ve kültüre adanmış bir ömrün tüm ürünlerini Edebiyat ve Sanat Üzerine Yazılarla okuyucusuyla paylaşıyor.
bir insana bırakılmış olan keder
ve kelimelerin kalbi...
kimleri sordumdu, ordalar mıydı?
varlar!
yok´lar nerede? ben ki
senden özge âşinâlar
aradım, her yanı sırlar
ve kederlerle kaplı bir oda
gibi ve orda
aynalara bata bata yaşadım
ve hiç âşinâ olmadım hayata...
Tadımlık
kayboluş
ve
unutmak
bir insana bırakılmış olan keder
ve kelimelerin kalbi
ne kadar inceydi unutmak ve sonu
o kadar beyazdı anımsamanın;
nasıl da unutmayı unuttuk;
sadece onu mu, sadece onu
değil elbet ve başka şeyleri de:
n
Bulanıktım, o günlerde. Bulanıklık, akrep sürüleriydi; birbirine dolanmış gibi, üst üste, öylece kımıldayan akrepler... ´Tinimde akrepler dolaşıyor´, demiştim. Tinde her şey gerçekten o kadar bulanıktı ki!.
´Şimdi hiçbir şey seçilmiyor´ diye yazdımdı, teni, yaz göğünü andıran sevgilimin arkasından. Gitmedim onunla, o bulanıklıkta, onunla birlikte olamazdım ki; öyle düşünüyordum!
Hilmi Yavuz, gençlik ve yaşlılık, doluluk ve eksik-oluş, kokular ve sesler, dokunmak ve anımsamak, beden ve tin üzerine düşü
Toplam 32 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.