İkinci dalga feminizmin Kişisel olan politiktir önermesi, sosyal bilimlerin merkezinde bir gedik açtı. Sara Ahmed, bu gediğin çapını Kişisel olan teoriktir diyerek genişletmek, kuramsal olanın yaşamsal olanla ilişkisini yeniden kurmak için cüretkâr hamleler yapıyor; akademik çevrelerce dahi radikal olarak betimlenen bu hamlelerin gündelik olana içkinliğini gözler önüne seriyor. Düşüncemizle eylemlerimiz arasında bütünlüklü bir ilişki kurabilmenin, savunduğumuz değerleri hayatımıza yedirebilmenin keyifli ve
Sara Ahmed, Mutluluk Vaadi'nde arzularımızın ve mutluluğumuzun başkalarının mutluluğuna bağlı olması beklentisinin; ?Sadece mutlu olmanı istiyorum ve ?Sen mutluysan ben de mutluyum gibi gündelik söylemlerin sonuçlarını ele alıyor. Çağdaş toplumdaki mutlu olma baskısı ve zorunluluğunun kültürel eleştirisine odaklanan Ahmed, mutluluğun insanları yaşamda bazı tercihler yapmaya iten ve bazı tercihlerden uzaklaştıran bir karar olduğunu söyleyerek, mutluluğun yaşamlarını belli bir şekilde yaşayanlara verilen bir
Sara Ahmed duygu, beden ve dil üzerine eleştirel düşünceye yaptığı bu büyük katkıda, duyguları rasyonel düşüncenin gölgesinden kurtarıp hak ettiği konuma geri yerleştiriyor. Duyguların, bedenleri ve kültürleri şekillendirmedeki rolünü incelerken, retoriğe dair yenilikçi analizleriyle bunların dile getirilme tarzının önemini de gözler önüne seriyor.
Duyguların Kültürel Politikası'nda ırk, toplumsal cinsiyet ve cinsellik arasındaki kesişmelerden yola çıkılarak ötekilerin nasıl duyguların nesnesi haline geldi
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.