Mitoloji, ya da dilimizdeki anlamıyla ´efsane bilimi´, ilkel insanın doğa olaylarını, dolayısıyla yaradılışını araştırmasının ve yorumlamasının ürünlerinden oluşmaktadır. Tanrıların Öyküsü efsaneler konusunda ilk akla gelen Yunan mitolojisinden söz eder. Bu kitap kuru bilgiler vermek yerine, karanlık çağdaki insanın hayalinde yarattığı ölümsüzlerin doğuşlarını, evreni paylaşmalarını, aşklarını, kıskançlıklarını, kavgalarını, entrikalarını anlatır. Onlarla ilişkili ölümlülerin, perilerin, hayvanların, garip
Bir varmış bir yokmuş; evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer top oynarken eski hamam içinde, ülkenin birinde, bir padişahın üç kızı varmış. Bunların her üçü de gelinlik çağına gelmişlermiş, ama padişah, kızlarının karşısına kim çıkarsa çıksın bir bahane buluyor ve kimselere vermek istemiyormuş onları.
Uzun mu uzun yıllar, belki de yüzyıllar önce ülkenin birinde astığı astık, kestiği kestik, yol yordam bilmez, hatır gönül tanımaz, aklına nasıl eserse öyle davranan bir padişah yaşarmış. Bir yaptığı bir yaptığını tutmaz, aklına bir şey takıldı mı hemen uygulansın istermiş.
Felsefe, matematik, gökbilim, ahlak, müzik, hekimlik, devlet kuramı, eğitim...
Bu saydıklarımızdan her biri, onlardan bir tekine bile sahip olan kişiyi, sahip olduğu bilim ya da disiplin dalına göre düşünür, matematikçi, gökbilimci, ahlak kuramcısı, müzisyen, hekim, devlet ya da politika kuramcısı, eğitmen olarak nitelemeye yeter de artar bile.
Peki, ya bu sayılanlardan her biri ayrı ayrı kişilerde değil de Pythagoras´ta olduğu gibi, tek bir insanda toplanıyorsa?
Bu kadarla da kalmayıp Pythagoras´ın ay
Uzun mu uzun yıllar, belki de yüzyıllar önce ülkenin birinde astığı astık, kestiği kestik, yol yordam bilmez, hatır gönül tanımaz, aklına nasıl eserse öyle davranan bir padişah yaşarmış. Bir yaptığı bir yaptığını tutmaz, aklına bir şey takıldı mı hemen uygulansın istermiş.
Bu kitap tarihteki felsefe okul ve akımlarını, bunlara bağlı ya da bağımsız filozofları ele alan klasik türde bir felsefe tarihi değildir. Ya da şöyle ifade edelim: Kitap felsefe okullarını da, filozofları da ele alıyor elbette, ama Anadolu ile ilgi ve bağlantıları ölçüsünde. Bir başka deyişle, kitabın yola çıkış noktası doğrudan herhangi bir felsefe okulu ya da filozof değil, Anadolu´dur.
Kitabın konusunu filozof ve düşünürlerle sınırladığımız için yine Anadolulu bilginlere, ozanlara, yazarlara, sanatçıla
Mitoloji: Tanrıların Öyküsü adlı kitabı görüp yazarının da Derman Bayladı olduğunu öğrenince hemen aldım. Bayladı´nın insanlığın uygarlık serüvenini çoşkulu yorumlarla yazacağını ve mitolojiye duyduğum sevgiyi çoğaltacağını düşündüm. Okuyup bitirince de yanılmadığımı anladım.
Bayladı´nın Uygarlık Kavşağı Anadolu ve Efsaneler Dünyasında Anadolu adlı kitapları da Anadolu´nun en eski tarihsel ve tarih öncesi öyküsünü anlatan ve bir düşsel zenginliği, bugünlere gelebilen ipuçlarının somutluğunda aktaran yapıtl
Klasik mitologya, batı sanat ve düşüncesinin olmazsa olmaz temellerinden biridir. Resim, heykel, mimari, tiyatro, opera, şiir, roman vb. bu bereketli kaynaktan alabildiğine yararlanır. Bizde mitotogyaya ilginin yaklaşık 150 yıllık bir geçmişi vardır; bu konuda çeşitli eserler yayımlanmış olmakta birlikte, yeterli sayıda sözlük çalışması bulunmamaktadır.
Mitoloji Sözlüğü, başta Homeros ve Hesiodos, klasik tragedyanın dev üçlüsü Aİskhylos, Euripides ve Sophoktes´in ölümsüz yapıttan olmak üzere mümkün olduğ
Bu kitap, yalnızca tanrı ve kahramanların öykülerinin anlatıldığı bir mitoloji kitabı değildir. Yerli, yabancı yüzlercesi var bu kitapların. Peki, nelerdir mitolojinin ve kutsal kitapların kaynakları? Tufan, hayat otu, ejderha, Kentauros, Kyklop, cennet, cehennem... gibi kavramlar nereden kaynaklanıyor?
Anadolu´nun ve Doğu´nun etkisi nedir bütün bu anlatılanlarda? Mitolojinin tanrıları ve kahramanları ne ölçüde Yunanlıdırlar? Binyıllar boyu kimi zaman inanç sistemine dönüşen bu efsaneler arasındaki ilginç b
İnsanlık serüveninin, tarihin, entrikaların, yıkımların, aşkların, ihanetlerin, ikiyüzlülüklerin yanı sıra tüm güzelliklerin, peri masallarının, yiğitliklerin dolu dolu yaşandığı güzeller güzeli İstanbul´u her yönüyle tek bir kitabın sayfaları arasına sığdırabilmek ne mümkün!
Gerek Bizans, gerek Osmanlı dönemlerinde bu yörede ortaya çıkmış olan bütün önemli ve ilginç olaylar, bölgenin anıtları, önemli yapıları, bunların öyküleri, varsa efsaneleri kitabımızın konusunu oluşturmaktadır.
(Arka Kapak)
Yıl 1789...
Fransa´dan kaynaklanan büyük devrim hem eylem hem de söylemleriyle Avrupa´ya dalga dalga yayılarak Batı monarşistlerini derinden sarsmaktadır. Bu dalganın uzantıları Doğu´ya, Osmanlı İmparatorluğu´nun payitahtı İstanbul´a da ulaşır.
Aynı yıl Osmanlı tahtına Üçüncü Selim çıkmıştır. Talih yıldızı ona Osmanlı padişahlarının en büyükleri arasında anılma şansını tanımıştır. Ülkenin çöküş nedenlerini anlamıştır, ruhen yenilikçidir. Hattattır, şairdir. Musiki alanında, çığır açmış bir bestekârdır.
Anadolu´nun coğrafi konumu da göz önüne alındığında, tarih boyunca bu topraklarda tanık olunan din çeşitliliğinin, yeryüzünün başka hiç bir bölgesiyle karşılaştırılamayacağı kolayca görülür. Sayısız denecek çok uygarlık, bunun doğal sonucu olarak da bu denli çok ve değişik din. Budizm, Taoizm, Hinduizm gibi Doğu, Uzakdoğu dinlerini bir yana bırakacak olursak; gerek çok tanrılı, gerek tek tanrılı dinlerin buluştuğu bir kavşak oluyor Anadolu. Dahası, Uzakdoğu dinlerini de pek göz ardı etmemeli Anadolu´dan söz
Toplam 13 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.