Denizaşırı küçük bir sömürge adasının el değmemiş ve yabani atmosferinde saplantı, hırs, kıstırılmışlık ve çıkarcı hesaplarla dolu günlerin orta yerinde Almayer'in Sırça Köşkü tüm heybetiyle durur. Bu köşk, içinde yaşamanın gerçekleşmeyen bir hayal olduğu gösterişli bir ev midir? Damarları yakıp kavuran bir zehir, yani altın saplantısı mı? Yoksa küstah Almayer'in, o çok sevdiği kızı Nina'nın kötücül annesi ve onun yerli akrabalarına karşı duyduğu küçümseme mi?
Joseph Conrad'ın ilk romanı Almayer'in Sırça K
Batılı Gözler Altında, devrim öncesi Rusya'da kendini bir casusluk ağında bulan genç bir üniversite öğrencisinin hikâyesi.Conrad, 20. yüzyıl başına damgasını vuran suikastları, siyasi
baskıyı ve başkaldırıları işlediği bu başyapıtında, devrim öncesi St. Petersburg'dan, casuslarla dolu Cenevre bulvarlarına kadar uzanıyor. Çarlık bürokrasisinde kendine bir yer edinmek isteyen genç Razumov gibi sıradan kimselerin, dünyada yaşanan toplumsal ve siyasi sarsıntılarla nasıl yerle bir olduğunu anlatırken, Cenevre gi
Conrad, Nostromo'da gelişmekte olan bir Güney Amerika ülkesinde sancılı bir dönemi anlatıyor. Costaguana, Avrupalıların yerleştirdiği diktatör Ribiera'nın yönetiminde istikrar sağlamıştır; ancak devrim kapıdadır. Batı eyaletinin bağımsızlığı ve San Tome madenindeki gümüşlerin akıbeti İtalyan denizci Nostromo'ya emanet edilir. Peki Nostromo herkesin sandığı kadar sağlam birisi midir, yoksa sahip olduğu ilkeler yozlaşmış siyasi ve ekonomik sistemin altında mı kalacaktır? Conrad'ın muazzam bir tuval adını verd
Gayet iyi biliyorum ki o sandala atladım.
Patna gemisinin ikinci kaptanı Jim, kahraman olmayı düşleyen bir gençtir. Ama Patna batma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca Jim korkar ve kahramanlık hayallerini bırakıp gemiden atlar. Soruşturma sonucunda kaptanlıktan men cezası alır; ama asıl ceza kendi yüreğinde ve kafasında şekillenir. Denizciliğin yazılı olmayan ahlak yasasına göre gemiyi en son kaptan terk eder kuralını çiğnediği için ömür boyu sürecek bir utancın ve suçluluk duygusunun yükü altında ezilen J
Modern edebiyat için muazzam bir dönemeci temsil eden
Karanlığın Yüreği, ?medeniyeti bir arada tutan ipliğin aslında ne
kadar ince olduğunu gözler önüne seriyor.
Joseph Conrad'ın 19. yüzyılın son yılında yazdığı Karanlığın Yüreği,
tarihin en kanlı asırlarından bir tanesine damgasını vuran savaşlar,
gelişen teknolojinin açtığı uçurumlar, modernliğin allak bullak
ettiği toplumlar gibi konulara bir uvertür niteliği taşıyor. Gizemli
Kurtz'u bulmak için görevli oldukları ticaret şirketinin Belçika
Kongosu'ndaki
Dünya edebiyatında denizlerin yazarı olarak ün yapmış olan Joseph Conradın Muhbir adlı bu kitabındaki ilk iki hikâye, yine denizdeki yaşama odaklanırken, diğer altısı, Conradın küresel ve deneysel bir bakış açısıyla yazdığı hikâyeler niteliğini taşıyor.
Bombaydan Londraya, Newcastledan Bangkoka uzanan ve Siyam Körfezini de içine alan geniş bir coğrafyada yer alan Gençlik ve Gizli Ortak başlıklı hikâyeler, denizcilerin yaşamlarının dönüm noktasında kendi kendilerini ölçüp tartarak değerlendirmelerini konu a
Denizlerin sesini romanlarına taşıyan usta yazar Joseph Conrad
farklı zamanlarda yazdığı öykülerini Altı Öyküde bir araya
getirmiş. Yazar, romanlarından aşina olduğumuz politik gerilimi
ve savaş alanlarından, ıssız adalardan, gemilerin güvertesinden
taşan maceracı ruhu öykülerine de sızdırıyor.
Kitabın, filme de uyarlanan ilk öyküsü Gaspar Ruiz,
İspanyadaki bağımsızlık savaşları sırasında esaretten kurtulan
güçlü bir askerin hayatını anlatırken bir aşk hikâyesine de
uzanıyor. Muhbir adlı ikinci öyküde bir ö
Joseph Conradın yarattığı kahramanların en ünlülerinden biri, Zaferin başkarakteri Axel Heysttir. Bir kömür şirketinin ortağı olan Heyst, işleri bozulunca, zaten hep içinde taşıdığı hayattan elini eteğini çekme dürtüsüne boyun eğer ve Malay Takımadalarından birinde inzivaya çekilir. Bir kadına âşık olup inzivasının kapısını biraz aralamaya kalktığında ise karşısında, aşina olduğumuz o karmakarışık Conrad dünyasını bulacaktır. Joseph Conrad bir mektubunda, bu romanı yazarken yoğun bir şekilde Schopenhauer ok
Gizli Ajanın kaynağı, konusu, gelişme tarzı, sanatsal amacı kadar, yazarı kalemini eline almaya sevk eden bütün diğer güdüler, öyle sanıyorum ki, zihinsel ve duygusal bir bunalım evresine kadar izlenebilir.
Joseph Conrad
1907 yılında yayımlanan Gizli Ajan, siyasi olayların arttığı 1880ler Londrasında geçer. Özellikle 11 Eylülden sonra adı sıklıkla anılan Gizli Ajan, Conradın politik romanlarından biri olarak dikkat çeker. Londrada karısı, kayınvalidesi ve karısının zekâ özürlü erkek kardeşiyle birlikte yaş
Klasik edebiyatın en büyük deniz yazarı olarak tanımlanan Joseph Conrad'ın bu kitabında yer alan Tayfun, Falk ve Gölge Hattı adlı öyküler, insanoğlu dünya denizlerine açıldığında, özellikle de yelkenli gemiler çağında rüzgârın da, rüzgârsızlığın da denizcileri nasıl aynı travmalara, aynı ölümcül koşullara göğüs germeye zorladığını örnekliyor.
İnsanın doğayla savaşımını görsel bir şölen çarpıcılığıyla anlatan öykülerde, denizcilerin bu savaşımı sürdürebilmek, karayı ve karada bıraktıklarını düşünmenin getir
Casus ünlü İngiliz eleştirmen F.R.Leavisden kesinlikle bir klasik ve başyapıt övgüsünü almış bir romandır. Conrad, bir dedektif öyküsü havası taşıyan bu romanda, insan yaşamına belli bir açıdan bakmayı, insan ruhunun derinliklerinde yatan temel gerçeklere inmeyi amaçlar. Conrad için bir romanda geçen olaylar, olayların geçtiği ortamlar, kişiler ve onlar arasındaki ilişkiler, hep bu amacın ortaya konabilmesini sağlayacak biçimde düşünülüp tasarlanmış öğelerdir. Casus'taki olayların mekânı Londra'dır. Yazarın
Conradın etkileyici ifadelerinin ve yarattığı atmosferin cazibesi hiç bu kadar belirgin olmamıştı. Lord Jim gibi nadir edebi kaliteye sahip bir kitabı minnet ve coşkuyla karşılamalıyız.
THE NEW YORK TIMES
Lord Jim, İngilizcede yazılmış en değerli ve derin psikolojik romanlardan biridir. Sadece dilin olanaklarını zorlamakla kalmaz, ahlakı kendi döneminin de ötesine taşıyarak evrensel bir kavram olarak tartışmaya açar.
Genç ve idealist bir İngiliz olan Jim, Patna adlı ticaret gemisiyle çıktığı yolculukta ko
Yemek yiyemiyorum, kâbuslar görüyorum ve karımı korkutuyorum. Bitsin artık şu kitap.
Conrad´ın, kitabı bitirmeye çalışırken Edward Garnett´a yazdığı bir mektuptan
1897´de yayımlanan Narcissus´un Zencisi, bazı eleştirmenlere göre Conrad´ın büyük romanlar dönemini başlatan kitaptır. Bombay´dan Londra´ya giden Narcissus gemisinde, James Wait isimli zenci bir tayfayla diğer mürettebat arasında geçen bu gerilimli hikâyenin, aslında temel olarak bugün ötekilik diye adlandırdığımız sorun hakkında olduğu söylenebi
Toplam 33 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.