“Ey insanlar, affedin! Affedilmeyeni affedin! Bağışlanmayanı bağışlayın!” Ödüllü yazar Yavuz Ekinci, Peygamberin Endişesi’de, bir seçilmişin cinnete evrilen bekleyişinin nabzını tutuyor: Büyük Kent’in arka mahallesinde, karısı ve kızıyla kendi halinde bir yaşam süren Mehdi, Cebrail’in “Bak!” emriyle, felaketlerle dolu bir çağın göbeğinde, tebliğ için yollara düşüyor: Ayağındaki inatçı nasırla kenti baştan başa adımlayan Mehdi’nin macerası, her şeyi gören ama hiçbir şeyi değiştiremeyen insanın çaresizliğine
“Bu dünya baştan başa aslı olmayan bir masal gibidir
Ölümsüzlük... Ceza mı, ödül mü? Ruhunda bin yılların yorgunluğunu taşıyan Utanapişti, cesedi Hizbullah’ın mezar evlerinden birinde bulunan yazar Asvas’ın yaşamını araştıran Berzah ve bir yandan insanlık tarihi kadar eski sorulara metinlerarası bir örgüyle cevap ararken diğer yandan kendi kendini kuran bir roman... Yavuz Ekinci, ilk romanı olan Tene Yazılan Ayetler’de,
hem kendi öykülerinden esinlenen hem de kült eserlere selam duran zamanlar ötesi bir hi
“Yaşanmamış hayatımı arıyorum, yaşanmış hayatımın külleri arasında.”
Dışlanmış insanların yaşam mücadelelerine, yalnızlıklarına, buhranlarına dokunan öykülerden oluşan Meyaser’in Uçuşu, ödüllü yazar Yavuz Ekinci’nin gelecekteki eserlerinin işaretlerini taşıyan ilk öykü kitabı. Ekinci, karanlık gerçeklerin masalsı bir üslupla ve mitsel ögelerle harmanlandığı bu ilk metinlerinde, insanlar kadar bitkileri, hayvanları, doğayı da kapsayan bir güçte ve bilgelikte bir anlatı kuruyor.
Gelecek için h
“İyi ki ölüm varmış.
Ölüm olmasaydı sana nasıl gelecektim...”
Yavuz Ekinci, Cennetin Kayıp Toprakları’nda üç kuşak üzerinden, her biçimde sürgün edilenlerin, görmezden gelinenlerin, kendine bir yer bulmak için çırpındıkça kaybolanların, sevdikleri her şeyi yitirenlerin hikâyesini anlatıyor. Nesillerce süren ve tekrarlanan travmalar, kapanmamış yaralar, kendi adını bile unutmaya yazgılı hayatlar, bitmeyen yolculuklar… Cenneti bekleyip durmanın zamanla nasıl cehenneme dönüşebileceğini etkil
“İşte böyle başladı. Yarı sarhoş, yarı uykulu ve biraz da ölüyüm.” Yavuz Ekinci’nin henüz yirmili yaşlarının başındayken kaleme aldığı öyküleri bir araya getiren Sırtımdaki Ölüler, yazarın-yaratıcının, hikâyenin ve trajedinin seyrüseferine bakıyor. 2005 yılında Milliyet Haldun Taner Öykü Ödülü’ne layık bulunan kitap, Ekinci’nin sonraki eserlerinde daha da belirginleşen üslubunun ve temel temalarının işaret fişeği niteliğinde... Sıvaları kabarıp düşmüş, çatlamış toprağı andıran çatlaklarla dolu bir odanın du
Hayatım iki uyku arasında dolaşan kayıp bir rüyaydı.
“Yusuf’un gömleği”nin peşinde, Almanya’dan Batman’a, Batman’dan Kandil’e uzanan bir yolculuk... Siyasi sığınmacı olarak yıllardır Berlin’de yaşayan İsmail, babasına verdiği sözü tutabilmek için memleketine
döner ve dağa çıkan kardeşini aramaya koyulur.
Yolun sonunda onu geçmişiyle yüzleşmeye çağıran bir
ayna vardır... Rüyası Bölünenler, ödüllü eserlerinde geçmişle bugün, gelenekselle modern, mitlerle gerçekler arasında dikkat çekici köprüler kur
“Cevize, masala ve ata ant olsun ki, Ba’nın Amar Dağı’na kaçmasıyla başlayan masalım, günün birinde Amar Dağı’ndan koşarak köye gelen adamla bitti.” Evvel zaman içinde ölümden kaçan iki âşığın sevgisiyle yeşeren Cevizler Vadisi, şimdi kurduyla kuşuyla, çiçeğiyle ağacıyla, genciyle yaşlısıyla bir felaketin korkusunu soluyor...Bir aşk masalında can bulup çağımıza süzülerek bugünün karanlık gerçeklerini aydınlatan Günün Birinde, “Hikâye anlatarak dünyaya bakıyorum,” diyen ödüllü yazar Yavuz Ekinci’nin çok okun
“Her şeyden önce sessizlik vardı.” Kurbanın katilini, suçun hükmünü, sonucun sebebini, yaratılanın yaratıcısını aradığı öykülerle kurulmuş bu evrende, hikâyenin doğduğu o ilk ana, her şeyin öncesine bakıyor Yavuz Ekinci: Her söz sessizlikten doğuyor, sessizlikte kayboluyor. Yunus Nadi Öykü Ödülü’ne değer bulunan ve iç içe geçmiş öykülerden oluşan Bana İsmail Deyin, geçmişle bugün, gelenekselle modern, mitlerle gerçekler arasında dikkat çekici köprüler kuran Yavuz Ekinci’nin sonraki metinlerine de ışık tutan
“O gün geldiğinde yalnız olacaksın.” Seni kim hatırlayacak? Sözünün yankısı kaç kuşağa ulaşacak? Zamanın hükmüne ve ölümün mutlaklığına rağmen başardıkların kaç ömür daha yaşayacak? Kendinden ve sevdiklerinden vazgeçerek kucakladığın zafer, kimin zaferi olacak? Gücün bedelini ödeyince senden geriye ne kalacak? Her şey bittiğinde seni kim hatırlayacak? 2005 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’nü, 2007 yılında Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazanan; yapıtlarında geçmişle bugün, gelenekselle modern, mitlerle gerçekler a
“O gün geldiğinde yalnız olacaksın.” Seni kim hatırlayacak? Sözünün yankısı kaç kuşağa ulaşacak? Zamanın hükmüne ve ölümün mutlaklığına rağmen başardıkların kaç ömür daha yaşayacak? Kendinden ve sevdiklerinden vazgeçerek kucakladığın zafer, kimin zaferi olacak? Gücün bedelini ödeyince senden geriye ne kalacak? Her şey bittiğinde seni kim hatırlayacak? 2005 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’nü, 2007 yılında Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazanan; yapıtlarında geçmişle bugün, gelenekselle modern, mitlerle gerçekler a
Toplam 10 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.