Yirminci yüzyılın kitlesel ütopyaları başarısız oldu. Bu ütopyalara bağlanmış rüyalar, hayaller de öyle. Yeni bir yüzyıla girdiğimiz şu günlerde, sanayi üretiminin maddi kıtlığı aşmayı sağlayarak herkese mutluluk ve refah getireceği inancının yerinde yeller esiyor. Gezegenin bu süreçte uğradığı tahribatın ayan beyan ortaya çıkması ve sosyalizmin yenilgisi kolektif bir ütopya hayalini itibarsızlaştırdı. Artık ütopya sadece özel hayat içinde mazur görülebiliyor, kolektif mutluluk kavramı ezici bir çoğunluğa h
İÇERİK TANITIMI: Bugünkü Yunanistan, Ege, Ortadoğu coğrafyasında, milat ile başlayan Yıl Bir’e gidiyoruz. Susan Buck-Morss günümüzün tasavvurlarından uzaklaşarak tarihi kendi içinde, kendisi olarak yakalayıp kavramaya çalışıyor. Zamanı ölçme, sayma, adlandırma biçimlerinin bizim bildiklerimizden nasıl farklı olduğundan başlayarak, “hakikat” kabul edip kanıksadığımız şeylerin kültürel geçmişine uzanıyor. Kelimelerin o dönemki anlamlarını inceleyerek bugünden geriye doğru yansıttığımız yorumlarımızı tartışıyo
Görmenin Diyalektiği, farklı amaçlarla yapılacak okumalara cevap verebilecek bir kitap: Öncelikle Walter Benjaminin Pasajlar Çalışması üzerine kapsamlı bir düşünsel biyografi. İkinci bir okuma ise, 19. ve 20. yüzyıl boyunca, kapitalistleşmenin getirdiği temel nitelikteki kültürel dönüşümleri ve bunların nasıl olup da bugün yaşadığımız dünyayı ortaya çıkardığını anlayabilmek için Benjamin'in kavramlarını takip etmek olacaktır. Ve nihayet görme üstüne bir kitap: Nasıl görebiliriz? Benjamin'in görüsünü çağdaşl
Dünyanın önde gelen Benjamin yorumcularından Buck-Morss bu kitabında da tarihin enkazından özgürleştirici unsurlar çekip çıkarmaya devam ediyor. Dünya tarihinde belirleyici bir uğrak olduğu halde ısrarla unutulmuş olan Haiti devrimi ile Hegel'in ünlü efendi-köle diyalektiği kavrayışı arasındaki bağların izini sürüyor ve tarihsel tahayyülün ufkunu genişletiyor.
Kitabın ilk kısmını oluşturan ve bir polisiye gibi yazılmış olan Hegel ve Haiti yazısı, makale olarak yayınlandığı 2000 yılından itibaren sayısız tar
Yirminci yüzyılın kitlesel ütopyaları başarısız oldu. Bu ütopyalara bağlanmış rüyalar, hayaller de öyle. Yeni bir yüzyıla girdiğimiz şu günlerde, sanayi üretiminin maddi kıtlığı aşmayı sağlayarak herkese mutluluk ve refah getireceği inancının yerinde yeller esiyor. Gezegenin bu süreçte uğradığı tahribatın ayan beyan ortaya çıkması ve sosyalizmin yenilgisi kolektif bir ütopya hayalini itibarsızlaştırdı. Artık ütopya sadece özel hayat içinde mazur görülebiliyor, kolektif mutluluk kavramı ezici bir çoğunluğa h
Toplam 5 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.