Bir zamanlar göz alabildiğine geniş ve bereketli topraklar üzerinde büyük bir ülke varmış. Burada güler yüzlü, tatlı dilli ve altın kalpli insanlar yaşıyormuş. Onlar yüce Allah'ın varlığına ve birliğine inanırlarmış. Bu insanlar hayvanlara, bitkilere, canlı-cansız bütün yaratıklara sevgi ve şefkatle yaklaşırlarmış. Yaratılanı, yaratandan ötürü hoş görürlermiş. Mesela bir kişinin eşeğinin üstüne çok fazla yük yüklendiğini görünce çok kızar ve hemen müdahale ederlermiş. Bu zavallı hayvana acımıyor musun be ad

Çalışkanlıkları ile tanınan arılar bütün bir kişi kovanlarında beslenerek geçirmişlerdi. Nihayet bahar geldi karlar eridi. Yemyeşil kırlarda renk renk desen desen çiçekler açıverdi. O gün yüzü ve elleri örtülü bir adam gelip kovanların kapaklarını açtı.Böylelikle arılar neşe içinde açık havaya çıktılar. Arıların arasında birbirinden ayrılmayan üç arkadaş arı vardı.Onlar çok uzaklarda bir yere gitmişlerdi.Asfalt yolun kenarındaki çiçeklere konmuslardı.O sırada yoldan sık sık arabalar geçiyor arkalarında pi

Arılar Şifa Çiçeği Yavru Dev Harun ile Kuşu

Evvel zaman içinde, dev insanların yaşadığı bir ülkede, yavru bir dev dünyaya gelmiş. Anne ve babasını daha kundakta bebekken kaybetmiş. Onu teyzesi büyütmüş. Teyzesi çok iyi bir dev kadınmış. Yavru Dev'i de öz çocuğu gibi severmiş. Yavru Dev'de teyzesinin yanında rahat ve huzurluymuş. Gel gelelim ana-babasız, Yavru Dev'in derdi çok büyükmüş. Ne zaman sokağa çıksa, büyükler ona acıyarak, küçükler alay ederek bakarlarmış. Bu durum onun gücüne gidiyormuş. Yavru Dev bir sabah dev yatağından kalkmış, sofraya

x