Kral ile Parlamento arasında kanlı bir iç savaş çıktığında, İngiltere’nin dört bir yanındaki aileler ve topluluklar farklı bağlılıklarla bölünürler. Tarafsız kalan çok az insandan biri de, kraliyet yanlısı bir aileden gelen ve çatışmanın her iki tarafına da hizmet sunan Dorsetli doktor Jayne Swift’tir. Her olayda ona eşlik eden kişiyse, iç savaşı bir sonun aracı olarak benimsediği için hor görmesi gereken bir adamdır. Adının William Harrier olduğunu söyleyen bu adam hakkında hiçbir şey bilmemektedir. Geçmiş

Kocası on yıl önce ortadan kaybolan Phoebe Maybury’nin iki kadın arkadaşıyla birlikte yaşadığı evde bir ceset bulunur. Bu gelişme Phoebe için bir kâbusa dönüşecektir, nitekim polis onu cinayetle suçlama konusunda epey kararlıdır. Peki hakikat göründüğü gibi midir? Diğer iki kadının bu hadisede bir rolü var mıdır? Gerilim romanlarının parlayan yeni yıldızı Minette Walters’tan üç bahtsız ve yalnız kadına dair gizem dolu bir hikâye; aşk, sadakat ve entrikalarla örülmüş bir dünya. “Buz Evi … olağanüstü

Walters´ın dünyası karanlık ve müphemdir; Şeytan Fox öz güvenin ve üstün bir yeteneğin doruklarında olan bir yazarın çalışmasıdır. -Marcel Berlins , the times Yaşlı Aisla Lockyer-Fox üzerinde geceliği ve cansız bedeninin yanı başındaki kan lekeleriyle evinin bahçesinde bulunduğunda şüpheli gözler, toprak sahibi zengin kocası Albay James Lockyer-Fox´a çevrildi. Resmi soruşturma ölümün ´doğal nedenlerden´ gerçekleştiği kararına varsa da, James´le ilgili dedikoduların sonu gelmedi. Neden? Suçlu olduğu İçi

31 yaşındaki bir kadının çıplak cesedi Dorset kıyısı yakınlarında, gözden ırak bir mağaranın önünde kıyıya vururken aynı anda üç yaşındaki kızı da yakınlarda bir kasabada sokaklarda tek başına gezinirken bulunuyor. Kurban Kate Sumner, suya atılmadan önce tecavüze uğramış ve boğulmuş. Üç şüpheli var: Kate´in kocası, işkence görmüş ve cinsel açıdan hüsrana uğramış bir adam olan William Sumner; yakışıklı, çekici fakat aynı zamanda rahatsız edici bir genç olan Steven Harding ve Harding ile arkadaşlığı kıskanç

İyi bir aileden gelen Mathilda Gillespie, evindeki banyonun su dolu küvetinde ölü olarak bulunur. Başına, Ortaçağda işkence aleti olarak kullanılan bir gem geçirilmiştir. Olayın intihar olduğu düşünülürse de, kızını ve torununu cezalandınnak için kendisinin de kullandığı bu gemin çiçeklerle süslü olması, üstelik vasiyetinde bütün mirasını doktoru Sarah Blakeney´ e bırakması, olaya başka boyutlar kazandırır. Kuşkulular listesine doktorun ressam kocası ile Mathilda´nın sonradan ortaya çıkan kocası da eklenir.

Daha ilk romanında, eleştirmenlerin söz birliği etmişcesine övgüyle söz ettikleri polisiye yazarların sayısı gerçekten azdır. Genç İngiliz yazar Minette Walters, bunlardan biri. İlk romanıyla İngiltere´de En İyi İlk Polisiye Roman Ödülünü kazanan yazar, Heykeltraşta, annesiyle kız kardeşinin cesetleri başında yakalanıp tutuklanan bir genç kadının öyküsünü anlatıyor. Olaydan beş yıl sonra olayla ilgilenen genç bir kadın gazeteci, her şeyi, hatta belki kendi suçsuzluğunu bile gizleyen Olive Martin´le görüşmey

Kocası on yıl önce ortadan kaybolan Phoebe Maybury´nin çiftlik evinde, bahçedeki buz odasının içinde çıplak bir erkek cesedi bulunur. Ceset, tanınmaz durumdadır. Yüzü parçalanmıştır. İki kadın arkadaşıyla birlikte yaşadığı evde bulunan ceset, Phoebe´ in başına işler açar. Olayı soruşturmaya başlayan, cesedin de Phoebe´in kayıp kocasına ait olduğunu düşünen müfettişler, Phoebe´den ve birlikte yaşadığı iki lezbiyen arkadaşından kuşkulanırlar. Yaşadıkları köyün halkıyla sıcak ilişkiler kuramayan bu üç kadına k