Günler Çözüldükçe, açıktan ve açıkça Sezai Karakoç’u Türk şiirinin yaratıcı bağlamı içinde ve modernizmin imkanlarını kullanarak, yüceltme veya hüküm verme amacı taşımadan insan oluşumuzun ve bir hayatın içinden safça geçişimizin içinden görmektir. Bir biyografi olmadığı gibi yazanın hatıralarının bir kısmı da değildir yazdığım. Anekdotlar, konuyu açmak ve genişletmek için seçilmiştir. Pek çok deftere yayılmış, dağınık Karakoç günlükleri belki bir gün gün yüzüne çıkar. Her cümlesi duyularak, düşünülerek yaz
gençlik bir gökkaldıran portakalı
dalıp gidip turuncusuna
yollar dürerdin aşkla sen bir zaman
akdenizden ığdır ovasına değin
karlı dağ titreyişi sıcakta
sarıp sarmalardı kar çiçeği sözcüklerini senin
sevdiklerinin yaşlılığına da erdin
gökte güneş kararmış portakal
ölüm mü o yaklaşan
sanırsın dizlerinin dibine yayılmış bir duman
asıl böyle sevdada kal
incitmesin son üzümün ezilişi ağzında
bir soyulmamış portakal gibi
yuvarlanıp dursun aramızda zaman
...Canım canım can çiçeğim
Senden ne denli söz etsem acizim
Canım canım ötelerden gelmiş
Eteklerinde dört mevsim şenlik
Canım canım toprağını denizlerin öptüğü
Yağmurun aşkla yağdığı lodosun baştan çıktığı
Erguvanlar çitlenbikler fıstıkçamları
Mimozalar ve at kestaneleriyle
Canıma can bağışlayan...
Ömer Erdem'den 'Kent,ev ve Ülke' için...
İSTANBUL, HÜSEYİN RAHMİ'Yİ YARATMAKLA KALMAZ, UZUN VADEDE, YAZDIKLARIYLA O, İSTANBUL'U KORUMA ALTINA ALIR.
DİL VE BU DİLE İŞLEMİŞ BÜTÜN YAŞANTI ENVANTERİ ZOR BİR BİRİKİM OLUŞTURUR. BU YÖNDEN, KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ'I OKUMAK İSTANBUL'U VE ONUN RUHUNU DA OKUMAK DEMEKTİR.
ZATEN, ROMAN BOYUNCA, YAZAR, HERKESİN DİLİNE DÜŞEN KONUYU ÇOK İYİ KULLANIR. KISIM KISIM, KADIN, ERKEK, ÇOCUK, OKUMUŞ, CAHİL, NE KADAR YAŞAYAN İNSAN VARSA, ONLARI KENDİ HAMURUNA KATAR, DURAKLARI ÇOK İYİ AYARLANMIŞ GEÇİŞKENLİKLER
seni bir koltuğa gelin etselerdi
seni mor seni zambak beyazı bir koltuğa
seni güzel seni tatlı sözler içinde
seni bir hafta sonu şöyle alkışlar şöyle şen
şöyle balkan havaları eşliğinde
seni bir koltuğa gelin etselerdi
geniş evlere doğru içleri bal mermeri
seni yüksek seni binalara asansörler içinde
zalimin oğlu zalim keskin gözlerle seni
yanında yörende ötücü kuşlar
bir dediğini iki etmeyen sümbül saçlı ağızlar
seni bir koltuğa gelin etselerdi
dünyanın son günüymüş gibi kapalı havada seni
tamam saldırdıklarınız adam değil aferin
onların da gözleri kanlı sizin kadar aferin
ya biz ne yapalım şu su zerrecikleri
ya biz nereye gidelim şu yıldız kümecikleri
zalimden kenar durmak kötü mü aferin
bu binaları kimler dikiyor böyle Tanrıya karşı
göklerin kalbini kimler çiziyor
her sofraya oturuşta bir tokat halka aferin
hak hukuk kaf dağında kuş değil
sütü kurudu mu masumun yetimin
hamile kadınları kem sözlerle tekmelerken aferin
taraf değilsek kesilmedik söz hünerinden
aşktan ve Allahtan kesilmedik
Sütümüzü devirdiler bir şey demedik
Sıtımıza bindiler bir şey demedik
Tek ayak üstünde dur dediler bir şey demedik
Günümüzü uzattılar bir şey demedik
Budağımızı kanattılar bir şey demedik
Üç gün sonra gel dediler bir şey demedik
Göz göze gelmeyin bir şey demedik
Ve alınlar aşağı dediler bir şey demedik
Duvara dön ve öksür dediler bir şey demedik
Açılmasın perdeler dediler bir şey demedik
Bu gece sokağa çıkılmayacak dediler bir şey demedik
Şimdi burada gülünecek dediler güldük bir şey demedik
Öyle bir şey yo
mutluluk bile iklim işi
şu masanın etrafındaki türkler
arkalarındaki perdenin işlemeleri kadar uyumlu değiller
sıkılırız belki de neden
çalık yeşerip susuz kaldığımız sevgilerden
şu sözlerin geçtiği yurda bak dün süt gibi kardeşlerim vardı bugün kireç akıyor yüzümüzden
kime konar kim gelir de uzaktan ben hep böyle geceler düşledim kınk radyo sesinde yağmur olsam
döne döne verdiğimiz nice oldu vermek kadar almak da sanat işi
hem bu kireç kuyusunda daha ne kadar
duyan olmadan sesleneceğim
birbirine değen sırt
söylenecekler daha söylenmeden evvel sen gelmeden ve ben gitmeden evvel taşlan kaldıracak kaslar gelişmeden evvel toprak ve sudan ve tüf ve lavdan evvel damladan evvel ve baldan ve kanattan evvel bilinen ve bilinmeyen ne varsa onlardan evvel tutamıyorum dilimi yerimde duramıyorum öyle evvel ormanların gölgelerinde ışıklar kaybolmadan evvel böcek yankılan kalplerden göçmeden evvel nehirlerden evvel meşenin şarkısından evvel balığın dişinden evvel ateşin külünden evvel gitmiştik her şeyden öteye bir gölün di
Şiir üzerine poetik yazılar kaleme alan, deneme ve eleştiriler yazan Ömer Erdem, beşinci şiir kitabı olan Evvel de, eski söyleyişleri, metafiziksel duyuşları, yeni biçimlerle yeniden yorumluyor. Günümüz şiirinin nitelikli ve verimli isimlerinden biri olan Ömer Erdem, günlük hayattan devşirdiği sözlerle kendine özgü bir dünya kuruyor ve bu dünyanın haritasını, Evvel in sayfalarına çiziyor
Evvel, Ömer Erdemin beşinci şiir kitabı. Günümüz şiirinin nitelikli ve verimli isimlerinden biri olan Ömer Erdem, bu kit
Toplam 11 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.