Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, bir on yedinci yüzyıl klasiği olarak hem zevkle okunabilecek bir edebiyat eseri hem de tarih, dil, halkbilimi, sanat tarihi, topografya, dinler tarihi, tasavvuf tarihi ve yerel tarih araştırmacıları için kaynak niteliği taşır.
Asya, Avrupa ve Afrikada gezip gördüğü yerler için yalnızca onun kullandığı bir dil ve bakış açısı ile tanıklık eden Evliya Çelebi, on ciltlik dev eserinin
birinci cildiyle aynı zamanda ilk Türkçe İstanbul Monografisini de yazmıştır. Adlarını vermiş olsa
Evliya Çelebi Seyehatnamesi´nin ikinci cildi de günümüz Türkçesiyle yayımlanmış bulunuyor. Seyahatname´nin özgün diliyle yayımlanan ciltlerin gördüğü ilgi, onun doğrudan yazma nüshalarından sadeleştirilerek yapılmış yeni bir basımını da zorunlu kılmıştır.
İkinci cilt, İstanbul´dan Mudanya´ya deniz yoluyla gerçekleştirilen kısa fakat çok güzel hikaye edilmiş bir yolculukla başlar. Eski payihat Bursa´dan sonra Bolu üzerinden Karadeniz kıyılarındaki Trabzon başta olmak üzere büyüklü küçüklü belli başlı şehirl
Seyahatnâme serisinin belki de en renkli cildi bu olsa gerek. Hem çok yerler gezip görür, hem çok savaşlara katılır, hem de inanılması güç maceralar yaşar.
Evliyâ Çelebi, Seyahatnâmesinin dördüncü cildinde, Osmanlı Devletinin doğu ve güneydoğu bölgelerinde gezip dolaşır, dost meclislerinde bulunur, ziyafetlere konar, savaşlara katılır, tehlikelere atılır, bazen de tatlı canını zor kurtarır. Özellikle gezdiği bölgelerin yerleşik kavimlerini, inançlarını, âdetlerini, yiyecek ve içeceklerini başka bir kaynakta
Evliya Çelebi, Seyahatname´sinin üçüncü cildinde Anadolu, Arabistan ve Rumeli üçgeninde yaptığı geziler, yaşadığı ilginç olaylar, anlatılmaya değer yerler, şaşılası ve tadına doyulmaz güzelliklerle örüyor kozasını. İki eski Türk payitahtı Konya ve Edirne bu cildin gözdesi gibi. Bu iki şehir için kaleme alınmış küçük birer monografi bu bölümler...
İstanbul´dan Şam´a (İznik, Eskişehir, Konya, Karaman, Payas, Antakya, Hama, Humus, Şam...), Şam´dan İstanbul´a (Haleb, Urfa, Maraş, Kayseri, Aksaray, Sivas, Harpu
Yapı Kredi Yayınlarının 1996da Bütünüyle İstanbulu Anlatan İlk Kitabı Yayımlayarak Başlattığı Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, 10. Kitapla Tamamlandı. Dev külliyatın son kitabı. Halkları, coğrafi özellikleri, şehirleri, idari ve askeri yapısı, camiler, tekkeler, esnaflar ve şaşılacak şeyler olmak üzere bütünüyle Mısır ve çevresini anlatmaktadır.
Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi'nin X. cildinde de daha önce yayımlanan ciltlerde olduğu gibi basit çeviriyazı sistemi kullanılmıştır. bu cilt, orjinal yazma olarak kabul
Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesinin 7. cildi de önceki ciltlerde olduğu gibi Topkapı Sarayı Kütüphanesinde bulunan nüshadan aktarılıyor. Evliyâ Çelebi, Balkanlardan Orta Avrupaya, Karadenizin kuzeyinden Kafkasya ve İrana uzanan coğrafyadaki ülke ve şehirleri özel ayrıntılarla anlatmış. Seyahatnâme, bir külliyat düzeniyle ve aslına sadık kalınarak okura ulaşıyor.
Tadımlık
Giriş
Seyahatnâme'nin VII. cildi, en çok bilinen ve güvenilir kabul edilen ve VII. ile VIII. cildin bir arada ciltli olarak bulunduğu Topkap
Evliya Çelebi Seyahatnamesinin 8. cildi de okuyucuyla buluşuyor. Her cildi ayrı bir dünyaya, okuyana ve bakış açısına göre, farklı pencereler açan bu 17. yüzyıl klasiğinin tamamlanmasına iki cilt kaldı. Bu cillte Evliya Çelebinin Azaktan Kırıma gidişi, Balkan ve Ege adalarına yaptığı yolculuk ele alınıyor.
Tadımlık
Giriş
Kıvançlı, heyecanlı ve sevinçliyiz; elinizdeki kitap ile Seyahatnâme'nin bir cildi daha okuyucuya kazandırılmış oldu. Heyecanla başlayıp umutla devam ettirdiğimiz çalışmamızın, sevinç
Evliya Çelebi bu ciltte de bizleri 17. yüzyıl ortalarında gezerek gezdirmeye, şaşırarak şaşırtmaya; dünyanın hal ve gidişine tanıklık ederek tanıtmaya devam ediyor. Kitap, bütünüyle Balkanlar ve Orta Avrupa; savaşlar, serüvenler, devlet deneyimleri ve iç çekişmeler ekseninde uzun uzun anlatılıyor. Tarihçilerin bu ciltle ilgili yargısı, verilen bazı bilgilerin bir başka kaynakta bulunamayacak kadar değerli olduğu yolunda. Bugün bile siyasal sınırlar bakımından kesinlik kazanmamış olan Balkanlar'daki gelişmel
Evliyâ Çelebi'nin Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya cevelânı, Seyahatnâmesi'nin beşinci cildi ile devam ediyor. Bakış açısı, bir araya getirdiği bilgi, öykü ve her türlü söz ile okuyanı, dinleyeni, yazanı olanca gerçekliği - ya da kimilerine göre gerçekdışılığı - ile şaşırtan, hayretler içinde bırakan Seyyâh-ı Fakîrin, Seyâhat yâ Resûlallah! dileğinden sonra çıktığı yolculukların sonu gelmiyor.Kimi devletlülere hizmet, kimi gerçekten görme tanıma hevesiyle çıkılan bu yolculuklar sırasında menziller aşı
Kıvançlıyız; elinizdeki kitap ile Seyahatname'nin bir cildi daha okuyucuya kazandırılmış oldu. Sevinçliyiz; Evliya Çelebi' yi yaşatmaya inanan bir ekiple birlikteyiz. Azimliyiz; gün gelecek son cildin de yayınlandığını göreceğiz. Ve inanıyoruz; kalıcı bir hizmet yapıyoruz.
Tadımlık
giriş
Seyahatnâme'nin IV. cildini en çok bilinen ve güvenilir kabul edilen Topkapı Sarayı Kütüphanesi Bağdat Köşkü 305 numaralı nüsha esas alınarak hazırlandı. XVII. yüzyıl Anadolu Türkçesi ile birlikte biraz da Evliya'nın biz
Kıvançlıyız; elinizdeki kitap ile Seyahatname'nin bir cildi daha okuyucuya kazandırılmış oldu. Sevinçliyiz; Evliya Çelebi' yi yaşatmaya inanan bir ekiple birlikteyiz. Azimliyiz; gün gelecek son cildin de yayınlandığını göreceğiz. Ve inanıyoruz; kalıcı bir hizmet yapıyoruz.
Tadımlık
giriş
Seyahatnâme'nin III. cildi en çok bilinen ve güvenilir kabul edilen Topkapı Sarayı Kütüphanesi Bağdat Köşkü 305 numaralı nüsha esas alınarak hazırlandı. XVII. yüzyıl Anadolu Türkçesi ile birlikte biraz da Evliya'nın biz
19 Ağustos 1630 gecesi, rüyasında gördüğü Hz. Peygamber'in elini öperken heyecanlanıp Şefaat ya Resullah diyecek yerde, seyahat ya Resullah diyerek kendi geleneğine farklı bir kapı aralayan garip bir gezgin, tam kırk yıl boyunca bütün Osmanlı coğrafyasını adım adım dolaştı. Kimi zaman han odalarında menakıb dinledi, kimi zaman da çarşıların kalabalığına karışıp değişik kültürlerin insanlarıyla tanıştı. Zengin konaklarına misafir oldu; dağ başlarında, terkedilmiş kalelerde bir ateşin etrafına toplanmış başıb
19 Ağustos 1630 gecesi, rüyasında gördüğü Hz. Peygamber'in elini öperken heyecanlanıp Şefaat ya Resullah diyecek yerde, seyahat ya Resullah diyerek kendi geleneğine farklı bir kapı aralayan garip bir gezgin, tam kırk yıl boyunca bütün Osmanlı coğrafyasını adım adım dolaştı. Kimi zaman han odalarında menakıb dinledi, kimi zaman da çarşıların kalabalığına karışıp değişik kültürlerin insanlarıyla tanıştı. Zengin konaklarına misafir oldu; dağ başlarında, terkedilmiş kalelerde bir ateşin etrafına toplanmış başıb
Toplam 13 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.