Safahat’ın Yankıları üç ana bölümden oluşuyor: Giriş, Safahat’ın Yankıları ve Son Sözler. Giriş bölümünde kısaca Akif’in hayatının dönüm noktaları ile toplumsal hayatı derinden etkileyen tarihsel olaylar hatırlatılıyor, dönemin şiir ve edebiyat ortamı ve Akif’in şiir serüveni ele alınıyor.
Safahat’ın Yankıları başlıklı ikinci bölüm, kitabın bel kemiğini oluşturuyor. Bu bölümde hakkında çıkan yazılara toplu bir bakış ve değerlendirmeden sonra Safahat’ın ilk kitabından (1911) başlayarak altıncı kitap Asım’
Latifeler, diğer adıyla fıkralar sözlü edebiyatımızın hiç kuşkusuz en yaygın, en sevilen, en işlevsel ürünlerinin başında gelir. Kimi zaman bir kusurumuza ya da gülünç bir durumumuza ışık tutar, kimi zaman anlamadığımız bir konuyu kavramamızı sağlar, kimi zaman bize bilgece bir hayat dersi verir, kimi zaman da toplumsal bir soruna dikkat çeker ya da konuşulmaya korkulan siyasal bir sorunu dile getirirler.
Kısaca konularını hayattan alan kısa ama özlü anlatımlı gerçekçi hikâyeler olarak tanımlayabileceğimiz
Hz. Ali Cenkleri yüzyıllar boyunca halkımızın en çok sevdiği, okuduğu kitaplardan olmuştur. Bu hikâyeler aynı zamanda geleneğimizde önemli bir yer tutan, toplu okumaların da
en çok tercih edilen eserleridir. Kahvelerde, köy odalarında
bir kişinin okuduğu, diğerlerinin dinlediği bu eserler,
halk için hem eğlence hem de bir tür eğitim kaynağı
olarak işlev görmüştür.
Halkımız ideal insan ve kahraman tipini bu hikâyelerde bulmuş, temel ahlak değerlerini bu hikâyelerle pekiştirmiştir.
Bu eserlerle gazaya h
Mecelle'de yer alan doksan dokuz ilkeyi içeriyor. Sırasıyla özgün yazımı, çeviri yazısı ve günümüz Türkçesine aktarılan biçimi verildikten sonra her ilke çok kısa biçimde açıklanıyor, örneklendiriliyor. Açıklama ve örnekler, Mecelle ile şerhlerinden yararlanılarak hazırlandı. Kitabın sonuna, Mecelle'de yer almayan ilkelere örnek olarak on beş ilke eklendi. En çok bilinenler arasından seçilen bu ilkeler, yalnız çevirileri ve kısa açıklamalarıyla verildi.
Genel ilkelerin kaynağı Kur'an ve sünnettir. Bu nede
Bu kitaptaki yazıların büyük çoğunluğu, ele aldıkları metinlerdeki dili, daha çok da dilin kullanımını incelemekte, bu açıdan saptanan sorunları sergilemekte, değerlendirmektedir. Doğal olarak bu işlem, metinlerin sanatsal ya da düşünsel değerlerini ortaya çıkarma, belirleme çabasıyla karşılaştırıldığında, son derece teknik bir çalışmayı gerektirmektedir. Bunları bir teknik okuma olarak tanımlamamızın nedeni budur.
Kendimizi bildik bileli, okuma, birincil iş ve uğraşımız oldu. Yazıyı da okuma uğraşımızın d
Mevlid Hikayeleri-Hikaye-i Mevlidi'n-Nebi yüzyıllar boyunca ülkemizde Kurandan sonra en çok okunan kitaptır. Eski yazımızla çok sayıdaki baskısının olması bunun açık bir göstergesidir. Harf devriminden sonra bile kitabın baskıları -elbette kaçak olarak- sürmüş ve bunlar en uzak dağ köylerine kadar ulaşmıştır.
Mevlid Hikayelerinin çok okunmasının ve çok sevilmesinin birçok nedeni sayılabilir. Ama bir tanesi hepsinin üstünde yer alır. O da bu metinlerin özünün, halkımızın özüyle aynı olmasıdır. Metinlerin öz
Bu hikâyeler;
bitmeyen bir kaynaktan geliyor:
Aşk, o can elması parlayıp duruyor çağların içinden
Mevlana, aşkın eteğinde, en yanık sesle dokunuyor
gönüllere.
Aşka düşenlere, aşkla var olanlara.
Her bir hikâye herkesin hikâyesi.
Herkes birbirine ayna
Aşkın güneşi bütün gölgeleri siliyor:
İnanç, hoşgörü, şiir, akıl, şifa, geçmi ve gelecek raks
ediyor: Niyaza duruyor:
Bu hikâyeler;
insan kadar umudun tükenmeyeceğini telkin ediyor:
Mevlana aşkına,
gönüller ışığı aşk ile sarhoş.
Dünde, bugünde ve gelecekte
Ef
Toplam 7 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.