Gerçekten hakikati bilmek istiyor musun?
Peki hakikate ulasmak mümkün mü?
“İnsanlar öldüğünde izlediği filmler ne olur bilmiyorum. Dinledikleri
şarkılar, içlerinde biriken özlemler. Okudukları kitaplar boşa mı
okunmuş olur misal? Bir kuş gibi çırpınan kalpleri, ısındıkları bahar
güneşleri, ciğerlerine çektikleri taze çimen kokuları. İlk sonbahar
yağmurlarıyla gizledikleri gözyaşları. Yalnızlıktan üşüdükleri kışlar,
kederi gizlemek için saklandıkları çocukluk gülüşleri, sadece yalnız
olmadıklarını düşündükle
Oğlumun mahallede oynadığı, birlikte koştuğu çocuklara rastlıyorum bazen. (...) Berkin'i de böyle hayal etmek istiyorum, edemiyorum Büyüdüğünde yüzünün alacağı şekli gözümde canlandıramıyorum Hayalimde bile büyümüyor. Çocuk olarak kaldı o. (...) Oğlum öldürülmeseydi, bugün nasıl bir hayatımız olurdu merak ediyorum ve bunu hiç bilemeyeceğim. Geleceği kaybettim.
Gökçer Tahincioğlu'nun derlediği Yaralı Hafıza, yakın tarihteki katliamların, cinayetlerin, kayıpların hafızadaki izini sürüyor. O
Hakikat ve adalet üstüne düşünürken anlama çabasına gözümüzün önünde on yıllar boyu cereyan eden olayları resmî yalanların konforuna sığınmadan sorgulamakla başlayabiliriz. Yaşananların hem ihlallerin öznelerine hem de kolektif olarak hepimize, tüm topluma ne yaptığını, geleceğimizi nasıl zehirlediğini görmeye çalışarak... Emel Ataktürk Sevimli - Hafıza Merkezi Adaletin önündeki yapısal engellerden biri: cezasızlık kültürü. Suç işleyenlerin, özellikle devlet görevlisi olduklarında korunup kollanması; açılan
Tek bir hakkın olsa, unutmayı mı yoksa hatırlamayı mı seçerdin?
Bir hayatım vardı, çıplak biçimde görmek istiyorum onu, hangi gölgelerin geçmişimde gezindiğini, nereden kopup geldiğimi bilmek istiyorum. Rüyanda gördüğün kişinin kim olduğunu bilmiyorsun, düşünsene. Kimi niye özlediğini anlamıyorsun. Kendin değilsin. Hem aslında çıplak olmasan da biliyorsun. En çok unutmak istediğin, en çok hatırladığın olmuyor mu hep? Hatırlamak gerekiyor. Yoksa her şey birbirine benzer. Dünya zaten bir benzerlikten ibaret.
Bendire üç kere uzun vuruldu ve müritlerin dalgalanması durdu...
Şeyhin eline yüzlerini sürdükten sonra, cübbesini üç kez öpen tekrar
yerine dönüyor, diz çökerek, başını önüne eğip düşünmeye
koyuluyordu.
Büyük sırrı fısıldayan bir tarikat. Ankara'dan Maraş'a ve Adana'ya
uzanan esrarlı bir yolculuk. Memleketi ağ gibi saran karanlık bir
yapılanma. Tüm bunların ortasında, gözü pek iki avukat: Saim
ve Leyla.
MÜHÜR, zikir odalarında bendirin tok ve yankılı sesiyle açılan, akıllara
kazınacak, sarsıcı bir roman.
G
Şimdi ben merak ediyorum; bu okulun yönetimi, akademisyenleri, bu öğrencilere bu işi mi öğrettiler? Nasıl sapan kullanılır, hangi cins kullanılır? Veya araba lastikleri, ne zaman, hangi ortamda, nasıl yakılır? Veya molotof nasıl yapılır, kimlere nasıl atılır? Bu mu öğretildi bunlara?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2012 Aralıkında ODTÜde polisin orantısız şiddetle karşılık verdiği öğrenci protestoları üzerine bunları söylemişti. Üniversite öğrencileri, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiyede de, toplum
Toplam 6 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.