Tarihçiliğin edebî bir tür olmaktan bilimsel bir disiplin olmaya giden hikâyesi nefes kesici bir macerayı içermektedir. Bu macera, efsane ile gerçeğin ayrıştırılmasını ve efsanenin ait olduğu yere, yani edebiyata gönderilmesini kapsamaktadır.
Bu işin kolay olduğunu ve tamamen başarıldığını kimse söyleyemez. Açıkçası, dünya tarih yazınının hâlâ çok büyük bir bölümü bilimsellikten uzak ve efsaneye dayalı olmayı sürdürmektedir.
Dünya tarihçiliğinin en büyük ustalarından olan, tarih usulüne getirdiği yeni
Tarih çok eski bir kelimedir, o kadar eskidir ki bazen ondan bıkkınlık gelmektedir. Aslında nadir olmakla beraber, onu kelime haznesinden atma noktasına kadar ileri gidenler olmuştur.
Durkheim Okuluna mensup sosyologlar ona yer vermektedirler; ama bu işi onu insani bilimlerin küçük zavallı bir köşesine atmak için yapmaktadırlar. Burası adeta bir menfadır ve kendi yargılarına göre, rasyonel çözümlemeye yatkın her şeyi sosyolojiye ayırdıktan sonra, en yüzeysel ve tesadüfi saydıkları insani olayları buraya sü
Marc Bloch'un ölümünden sonra ilk defa Lucien Febvre tarafından yayımlanan Tarih Savunusu veya Tarihçilik Mesleği, tarih eğitimi, tarihçilik mesleği ya da sadece tarih merakını gidermek açısından okunması gereken bir başyapıt.
Annales ekolünün kurucularından Marc Bloch'un tarihçilikin mahiyetine dair kaleme aldığı bu eser, tarihin ne olduğu üzerine de 20. yüzyılda yazılmış birkaç önemli başlıktan biri olma sıfatını hakkıyla taşıyor. El yazması nüshasından faydalanılarak notlanan ve orijinaline sadık kalına
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.