Yüz binlerce ton demir ve beton karışımından oluşmuş bir kütlenin altında kıpırtısız duruyor, alnından sızan korku terleri gözlerine sızıyordu. Kıpırtısız durmasının nedeni, bunca büyüfe, geniş ağırlığın altında, sağa sola dönme şansının olmamasıydı. Ağırlığın toprak zeminden yüksekliği, ancak göğüs kafesi kadardı. Çırılçıplaktı. Kıpırdadıkça, meme uçlarına betonun sertliği, nemliliği değiyordu. Kurtulabilecek miydi buradan?
Türk edebiyatının ustalarından Bekir Yıldız, yer yer gerçeküstücü bir anlatımla il
Bağırıyordu karım. Avaz avaz bağırıyordu, oturduğu divandan. Belki
de ilk kez bağırıyordu yüzüme karşı. O sakin, uysal kadın nereye
gitmişti? Birbirimize karşı koruduğumuz hudutlar mı birbirine
karışmıştı? Nasıl bir şeydi hudut? Birey mi yaratıyordu kendi öz
hududunu?
Everest Yayınları Türkçe edebiyatın usta kalemlerinden biri olan Bekir Yıldız'ın kitaplarını yayımlamaya Aile Savaşları ile devam ediyor. Aile Savaşları, Bekir Yıldız'ın Halkalı Köle kitabının devamı niteliğinde okunabilir. Romanda geçmişin y
Karım, içeriyi yüzüme kapatmıştı. Ama o, gideceğime inanmıyordu. Yirmi yıl koruyabildiğimiz, katlanabildiğimiz, geliştirdiğimiz bir birlikteliğin bozulabileceğine kesinlikle inanmıyordu. Beni de en çok üzen bu duyguydu aslında... Kendisini, evliliğin bir kurbanı olduğuna ve ölümsüz köleliğine o denli inandırmıştı ki, onun için beyaz gelinlik ancak beyaz bir kefene dönüşebilirdi bu evde...
Everest Yayınları Türkçe edebiyatın usta kalemlerinden biri olan Bekir Yıldız'ın kitaplarını yayımlamaya Halkalı Köle il
Ekmek, kitap kuyruğu değil, Kapıkule gümrüğünden çıkmak isteyenlerin oluşturduğu kuyruktu bu. Nereye gidiyordu bunlar?
Nereden geliyordu bunlar? Önlerindeki binlerce kilometrelik yolları, pek çok gümrük kapılarını nasıl aşacaklardı? Aşabilenler, gittikleri ülkede ne yapacaklardı? Çalışmak için emeğin satılması için bu denli güçlüklerin göze alındığım insanlık tarihi yazıyordu...
Everest Yayınları Türkçe edebiyatın usta kalemlerinden biri olan Bekir Yıldız'ın kitaplarını Röportjlar-Yargılayan Zaman İçinde il
Kamer Can, savcıyla göz göze geldi. Konuşamıyordu.
Ne karşısındakini bir savcıya, ne de kendisini bir tutukluya
benzetebiliyordu. Bulunduğu oda, ansızın kocaman bir arena
oluvermişti sanki. Savcı bir matadordu olsa olsa. Kendisi de,
her işkencede sırtına mızraklar saplanmış yaralı bir boğa...
Everest Yayınları Türkçe edebiyatın usta kalemlerinden biri olan Bekir Yıldız'ın kitaplarını yayımlamaya Darbe ile devam ediyor. Bekir Yıldız, bu romanında 1980'lerde yaşanan acıları ve kayıpları çarpıcı bir anlatıml
Otuz üç mızrakla, otuz dört kılıç darbesi indirdiler. Ama o gene de, düştüğü kumlar üzerine kam su gibi akarken, çırpınıp ayağa kalkmak istiyordu. Bu sıra, güneş küskünleşip bir buluta girdi. Uzakta, kopan bir fırtınanın, ilk uğultuları duyuldu.
Everest Yayınları Türkçe edebiyatın usta kalemlerinden biri olan Bekir Yıldız'ın kitaplannı Ve Zalim Ve İnanmış Ve Kerbela ile yayımlamaya devam ediyor. Bekir Yıldız, bu romanında yüzyıllardır hissedilen bir acıyı; Kerbela Savaşı'nı konu ediniyor.
Bekir'in romanı; k
Sorumlu, az ötedeki dosyaları karıştırdı bir süre. Sonra yakılacak yeni bir ölü için, açılmış fırından, çevreye yayılan alevlerin gürültüsü arasında bağırdı: Türkmüş... Patentli vazoya koy. Adam yeni vazonun karnına baktı. Patent açık seçik okunabiliyordu: Made in Germany.
Everest Yayınları Türkçe edebiyatın usta kalemlerinden biri olan Bekir Yıldız'ın kitaplarını Sahipsizler/Dünyadan Bir Atlı Geçti ile yayımlamaya devam ediyor.
Kitaptaki hikâyelerin merkezinde Bekir Yıldız'ın tipik meseleleri var: gurbet
Bir teselli arayarak, tarihe kulak kabartıyorum: Avrupa'da at
oynatan atalarımızın nal sesleri geliyor. Ferahlıyorum. Fakat o ses,
şahlanış, yavaş yavaş kayboluyor, uzaklaşıyor hatta düşünülemez,
tasavvur edilemez şekle giriyor. Çünkü şimdi biz, Avrupa'da ancak
ellerimizi açabiliyoruz. Ve başımı önüme eğiyorum...
Everest Yayınları Türkçe edebiyatının usta kalemlerinden
biri olan Bekir Yıldız'ın kitaplarını yayımlamaya
Türkler Almanya'da ile devam ediyor. Bekir Yıldız'ın
otobiyografisi gibi okunabilecek bu r
Bekleşen insanlar zavallı şaşkın... Tann'nın arkasında kalan,
hep Tann'nın gölgesine düşüp unuttuğu insanlar... Tanrı büyük,
insanlar küçücük... Tann'nın gözünden kaçanlar... Beş, on, yirmi...
Ve daha fazla. Hayvanların boşalttığı vagona alındılar.
Kadınlar, çocuklar, erkekler...
Everest Yayınları Türkçe edebiyatın usta
kalemlerinden biri olan Bekir Yıldız'ın kitaplarını
yayımlamaya Kara Vagon ile devam ediyor.
Kitaba adını da veren Kara Vagon adlı öyküde evlerinden, köylerinden ayrılıp pis bir vagonun içi
Biçerdöverlerin ağzındaki bir lokma ekmek, tozlu evrakların arasında
yaşayan taptaze umutlar, şimdi, dönen tekerleklerin altında çiğneniyor.
Buradan doldurduğu umudu, şurada boşaltırken, filizlenen yeni umutları
bir gecede Antep'ten İstanbul'a, İstanbul'dan Muş'a aktarıyor.
Çoğu insanın umudu, kendisinden ağır çekiyor çünkü...
Everest Yayınları Türk edebiyatının usta
kalemlerinden biri olan Bekir Yıldız'm kitaplarını
yayımlamaya Harran ile devam ediyor.
Bekir Yıldız, Harran'da bir yol hikâyesi anlatıyor
oku
Yeşil-kırmızı ışıklı bir yol kesiminde durdu araba. Atiye'nin
düşündükleri de durdu sanki... Kafesli demir pencereden içeriye girdi köy. Çevresine bakındı. İki jandarmanın arasındaydı hâlâ.
Elleri kelepçeliydi. Gelin gittiği o ilk gece, o ilk gecenin
üzerinden geçen geceler neredeydi şimdi?
Everest Yayınları, Türk edebiyatının en yetkin kalemlerinden Bekir Yıldız'ın kitaplarını yayımlamaya Bozkır Gelini'yle devam ediyor. Bekir Yıldız, bu kitabında Anadolu insanının çıkmazlarını anlatırken, şehirlilerin yaş
Şahan'ın hayatı şimdi yokla uar arasındaydı. Toprağa basan ayağında hayat, havada korkuyla titreyen öteki ayağında ise ölüme, yok olmaya hazırlanış uardı. Üç beş saniyelik duraklamadan sonra havadaki ayağını da toprağın karanlık suratına koydu. Bekledi. Şimdi iki ayağının altında ölüm yoktu. Seuinir gibi oldu. Fakat bu sevinci, inceden esen yel, hemencecik ötelere taşıdı sanki.
Kaçakçı Şahan'da Anadolu halkının sonu gelmez yoksulluğunu, ezilişini ve bunlara rağmen kaybetmediği umudunu anlatıyor. Kitapta ye
Gece lambasını söndürüyorum. Uyuyamıyorum hemen. Oysa yorgunum. Yıllar sonra Almanyada geçen bir gece daha Üç beş kilometre ötede, on yıl önce bir barakada yatmıştım ilk kez. Karımı, çocuklarımı, yakınlarımı düşünmüştüm o gece. Ama şimdi; Türkiyeyi düşünüyorum Daha çok Güneydoğunun ağalık sistemi, töre, topraksızlık, işsizlik yoksulluk, eğitimsizlik gibi sorunlarını işleyen Türkçe edebiyatın ustalarından Bekir Yıldız, Alman Ekmeğinde Almanyada çalışarak para kazanmak zorunda kalan Türk işçilerinin hayatları
Sesler bir bütün şimdi. Hepsini, kadının gözleri çevreleyebiliyor.
Çıktı çıkacak sindiği yerden. Çocuk da. Çocuk çıktı bile.
Hem de anasını, sancılar içinde yere düşürerek. Yarım can çocuk...
Ama türkü de söyleyecek, büyüyebilirse.
Beyaz ve özgür türküler...
Türk edebiyatının ustalarından Bekir Yıldız,
güncelliğini hâlâ koruyan ağalık sistemi, töre cinayetleri gibi
güneydoğunun kangrenleşmiş sorunlarını en çıplak
haliyle edebiyatımıza sokmuş isimdir. Beyaz Türkü adlı
bu öykü kitabında ise Bekir Yıldız, hem
Kadın sarsıldı. Hiçbir şey söyleyemedi. Hatta kendi özüyle
bile konuşamadı. Duruyordu öylece. Bir süre sonra, düşünceleri
söküldü yavaş yavaş. Anlatmak, dedi içinden. Sanki yaşantımız,
salt bir düğümü çözmeye bağlı. Yüzlerce, binlerce olay iç içe oysa.
Bugünü nasıl kavrayabilirim, bugünü yaşarken?
Edebiyatımızda daha çok Güneydoğu'nun ağalık sistemi, töre, topraksızlık, işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik gibi sorunlarını
işleyen usta öykücü, usta romancı Bekir Yıldız, bu kez
evlilik kurumuna evrensel bir ele
Hamişe Ana, kendisini tel örgülere atıp nasıl da
bağırmıştı o gün... Suriye'nin bir köyü az ötesinde kıpır kıpırdı...
Öksürülse duyulabilecek bir uzaklıktaydı kalabalık...
Kalabalık ince uzundu... Kalabalığın taşıdığı tabut,
Hamişe Ana'nın özbeöz oğlunun tabutu değil miydi sanki?..
Askerler nasıl da önüne durmuşlardı.
Kitapları ilk yayımlandığı günden başlayarak usta bir öykücü,
usta bir romancı olarak çağdaş Türk edebiyatının en önemli
isimlerinden biri olarak kabul edilen Bekir Yıldız tüm eserleriyle
Ever
Reşo Ağa, taze kazılmış mezara yaklaşmak istemeyen kızını kolundan tutup çekti. Kız, o kadar adamın arasından bir yere kaçamayacağını, bir şey yapamayacağını çoktan anlamıştı.
Fakat can korkusu mezarla arasına girmiş, kızı mezardan uzak tutmaya çalışıyordu. Boşuna...
Kitapları ilk yayımlandığı günden başlayarak usta bir öykücü, usta bir romancı olarak çağdaş Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Bekir Yıldız tüm eserleriyle Everest Yayınları'ndaki yerini alıyor.
İş için göç etmek
Toplam 17 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.