“Bir gün dönüp yazdıklarımı okudum. Düşünce derinliği
şekline bürünen bir sürü ıvır zıvır saçmalık. ‘En azından bunun
farkındasın,’ dedim kendime. Bir süre ara verdim yazmaya.
Saksıya menekşe ektim, her gün suladım, bir akşam geldim
soğuktan donmuş. Olabilir. Her şey olabilir.”
Mutluluğun tek numarasının insana kötü bir geçmişi unutma
gücü vermek olduğunu bilen insanlar... Utanç ve korku denen
kayalar arasında ezilen insanlar... Sevmeyecekse bütün gücüyle
nefret eden
“Biz mi bombaladık lan Emniyet’i darbe gecesi? Biz mi yıktık buraları? Bizi darbeden önce Köpek Eğitim Merkezi’ne sürmüşlerdi. Köpek mamalarının tadına bakıyorduk amirimle, köpekler ishal olmuştu, nedenini anlamaya çalışıyorduk. Bir baktık havada jetler uçuyor, Gölbaşı’na, dibimize bomba yağdırıyorlar.” Ankara Emniyeti’nin Cinayet Bürosu’nun aykırı başkomiseri Behzat Ç., öfkesinden yorgun düşmüş, yine hayalet gibi dolanıyor ortalıkta. Tabii Hayalet’le ve Akbaba ve Harun’la beraber... Bazen de Cinayet’in kız
Üst katta bir terörist var, hanginizin umurunda? Emrah Serbes, küçük bir çocuğun iştah ve öfkesiyle, soldu solacak saplantısıyla, masum karanlığıyla, en bi intikam yeminleriyle yazıyor. İlban Ertem, ipeksi büyücülüğüyle üst katın dünyasını çiziyor. Çatık kaşlı güzel çocuğu, paylaşmayı, tanışmayı Çiçeklerin koynunda büyüyen iyimserliğiyle... Yumuşacık. Üst Kattaki Terörist yakın dönemin en güzel hikâyelerinden biri. Zamanın ruhu ve hayatın zalimliğine dair küçük bir derkenar.
Her sayfada Ankara... Kızılay, Sakarya Caddesi, SSK İşhanı, Dil-Tarih, Atakule, öğrenci evleri... ve Emniyet... Cinayet Masasında yeni müktesebata uyum sağlayamamış, lambur lumbur, dişli bir başkomiser. Hayata başka türlü bakan biri, amir, öfkeli, yerinde duramayan... İti de uğursuzu da biliyor...
Türkçe polisiye edebiyatının ve yakın dönem popüler kültürün fenomeni Behzat Ç.'nin iki ünlü romanı Her Temas İz Bırakır ve Son Hafriyat, yayımlanışının onuncu yılı vesilesiyle özel bir baskıda bir arada... Emrah
Müptezeller, uğultuların, yoksunluğun ve kaybeden delikanlıların romanı. Lime lime, ufalanarak. Emrah Serbes, kenarların soluğunu, dünyaya katlanamayan, kendine gömülen çocukları haykırarak anlatıyor.
Üzülme baba, dedim, alt tarafı bir ev, alt tarafı beton parçası ya. Çalışır ederiz, yine alırız. Ben de çalışırım bundan sonra, söz, alırız bir ev daha. Ona üzülmüyorum ki ben, dedi babam. Her ay evin taksitini ödedik de ne oldu. Bak, uçup gitti elimizden balon gibi. Keşke seni ağlatmasaydık çocukken. Keşke
Behzat Ç., Cinayet Büro Amirliği´nde başkomiser, hayata karşı işlenen suçlar uzmanı...
Başına gelenlerden sonra lanet etmiş, çekip gitmişti aslında. (Dizinin ilk kitabı Her Temas İz Bırakır´ı okuyanlar bilir.) Hayır, hâlâ işinin başında! Ama ağzını bıçak açmıyor. Tek bir laf çıkmıyor ağzından. El işaretleriyle, çehresiyle, suskunluklarla anlatıyor anlatacağını - ve tabii dellenmeleriyle...
Bu bir AnKara polisiyesidir...
Behzat Ç. ve ekibi, kötü bir Renault Toros´la Sakarya Caddesi´nden Ayaş´a kadar altını
Annemin öldüğünü anlatma, onun etkisi altında olduğum için kendisini sevdiğimi düşünmesin.
Tamam Galip.
Karanlıkta uyuyamadığım için gece lambasını açık bıraktığımı anlatma, beni ottan boktan korkan biri zannetmesin.
Tamam Galip.
İlk defa âşık olduğumu anlatma, beni bu konularda tecrübesiz biri zannetmesin.
Tamam Galip.
Geçen sene el frenini çekmeyi unutup Kartalı boklu dereye yuvarladığımızı anlatma. Malının kıymetini bilmeyen biri olduğumu düşünmesin.
Tamam Galip.
Babamın orospu çocuğu olduğunu anlatma. O
On yedi yaşındaki Çağlar İyice konuşuyor. Kız kardeşi Çiğdem'i, onu meşhur etme ümitlerini, belediye başkanı dayısını, yakın arkadaşı Mikrop Cengiz'i, taşra muhabbetlerini, depresyonun eşiğindeki annesini, eski sevgilisini, hiç unutamadığı dedesini, hatırlarken kahrettiği babasını anlatıyor. Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, İstanbul'a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet! Riyakâr dünyaya, All
AnKara polisiyeleriyle tanıdığımız Emrah Serbes, bu defa direksiyonu kırıyor ve edebiyatımızda pek de işlenmemiş bir başka meseleye el atıyor. Erkek çocukların enerjik, hüzünlü, alengirli dünyasına giriyoruz...
Baba çalışıyor, anne ev hanımı, muhafazakârlığın kalesi...İşçiler, yoksullar, teyzeler, abiler... Kolay ağlayan sert adamlar... Taşra seyrekliği, mahallenin kalabalığı... Kıskanç, gururlu, saf ergenler... Emrah Serbes, çabuk öfkelenen, kolay vazgeçen, baştan çıkmış erkek çocukları konuşturuyor... Ked
Kızılay, Sakarya Caddesi, SSK İşhanı, Dil-Tarih, Atakule, öğrenci evleri... ve Emniyet...
Cinayet Masası. Behzat Ç., yeni müktesebata uyum sağlayamamış, lambur lumbur, dişli bir başkomiser. Müzik dinlemez, polis telsizi dinler. Kitap okumaz, gazeteye spor sayfasından başlar. Herhangi bir siyasi görüşü yok. İçimizden birinin üçüncü sayfa haberlerine yansımış hali gibi, adı bile tam değil. 1. Amatör´de duran toplara iyi vuran bir stoperken, topçuluğu bırakıp başkalarını tekmelemeye başlamış. Mesela beş lira
Toplam 10 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.