Aile içinde sevginin odak noktası olan çocuklarımızın sağlıklı bir ruh yapısı içinde geleceğe hazırlanmaları, onurlu kimliklerinin kazandırılması konusunu gün ışığına çıkaran bu kitap, anne-babaların elinden düşüremiyeceği bir eğitim rehberi...

şu içinde, bulunduğumuz dünyada ademoğlunun en önemli meselesi hiç şüphesiz ki gerçekten iyi insan olabilmektir. bir şeyi tahrip etmek, yıkmak çok kolay, yapmak ise çok zordur. iyi insan olabilmenin zorluğunu göze alabilmek yürek ister. Bu kitap size bu kahramanlığı ve cesareti sergileyebilmede önemli ipuçları sunmak için hazırlandı. Kitapta o kutlu mücadeleyi zaferle neticelendirmenin yollarını canlı örneklleriyle bulacaksınız.

Çiçeklerinden tek bir iz kalmamıştı Hande hanımın yüreğinde: -Gelin çiçekleri, hüzün çiçekleri olur dedi: Genç kız gözlerini yumdu. Hayatı boyunca sevebileceği tek erkek olarak gördüğü Onur, acımasızca çiçeklerini koparır mıydı? Hepsini yitirir miydi? Gözlerini ağır ağır açtı; -Umarım, benim çiçeklerim hep canlı kalır.

Ummadığı bir olayla karşılaştığında babaannesi, işte böyle, hayat neler getirir, neler götürür bilinmez. derdi. Tamer onun yaşam karesinden çıkmış, sessizce Muhammet girmişti. Muhammet bundan habersizdi, Ceren, onun için arkadaşının kız kardeşiydi sadece. Deli deli konuşuyordu Baran: - Sen bu gece bir hoşsun, beni Muhammet ağabeyle evlendirmek, aklından nasıl geçer? Evvela onun beni istemesi lazım.

Almina başını ellerinin arasına aldı... Vargücüyle bağırmak istiyordu: - Hayatımdan çık git!

Astroloji, dünyanın en eski bilimi sayılmaktadır. Çağları aşarak zamanımıza ulaşmış ve bugün cazip bir endüstri haline gelmiştir. Günlük yaşamdaki yeri her gün biraz daha güçlenmektedir. Bilhassa gençlerin çoğu, sabah gazetelerini ellerine aldıklarında ilk önce yıldız fallarını okuyorlar. Haftalık ve aylık mecmualarda, hatta ciddi haber dergilerinde dahi yıldız fallarına azımsanmayacak bölümler ayrılmış, hatta sadece bu konuyla ilgili aylık dergiler yayınlanmaya başlamıştır. Astroloji, yaşamın bir parçası v

Hilye, sırtüstü yatağına uzandı, gecenin karanlığına ve sessizliğine, gönül bahçesini açtı. Söylenen şarkının sözleri net olarak duyuluyordu, yanık ve duygulu bir erkek sesi mızrabını vuruyordu onu dinleyenlerin kalp tellerine. Nikahına beni de çağır sevgilim, İstersen şahidin olurum senin, Bu adam kim diye soran olursa, Eski bir dost dersin sevgilim. Genç kız yüz üstü döndü yavaş yavaş. Bir dal akasya ve bir şarkı katılmıştı anılar galerisine. Hasret hançeri kalbine saplanmış, çıkmıyordu bir türlü, daha de

-Bazı depresyon vakalarında dedi Doktor Emre, insanların duygusal bağları kopar, sen de benden koptun. Ablamın ölümünden beri çok değiştin! Konu sadece çocuk meselesi olamaz, o hep vardı çünkü. Seni kırdım mı yoksa Serra? - Hayır, katiyen, boşanmayı seni düşündüğümden istiyorum. - Ama bu senin haklılığını ispatlamaz, benim fikrimi sormuyorsun. Eşinin böyle bir karar alması, doktorun gururuna dokunmuştu; insanın içine ürpertiler verecek kadar soğuk bir tonla konuştu. - Bu arzun bir fantezi diyeceğim neredeys

Hilye, sırtüstü yatağına uzandı, gecenin karanlığına ve sessizliğine, gönül bahçesini açtı. Söylenen şarkının sözleri net olarak duyuluyordu, yanık ve duygulu bir erkek sesi mızrabını vuruyordu onu dinleyenlerin kalp tellerine. Nikahına beni de çağır sevgilim, İstersen şahidin olurum senin, Bu adam kim diye soran olursa, Eski bir dost dersin sevgilim. Genç kız yüz üstü döndü yavaş yavaş. Bir dal akasya ve bir şarkı katılmıştı anılar galerisine. Hasret hançeri kalbine saplanmış, çıkmıyordu bir türlü, d

Aşk Leventin gnül toprağına ansızın düşmüştü, sevmişti Semirayı. Kimde o lisan vardı ki aşkın sırlarını sözlere döksün. Kader Leventin karşısına asla sevmemesi gereken birini çıkartmıştı, bir nişanlı kızı Gözlerinde bir hayal, kalbinde bir şarkı kalacak ve Semira bembeyaz duvağını yerlerde sürüyerek gidecekti hayatından.

İnsanlık dışı zulüm ve baskıların, vatan sevgisinin, aşkın, acının ve hasretin acısıyla anavatana dönen bir ailenin yaşamı anlatılmaktadır.

İlk çağda güçlü kişi sağlam, kuvvetli, olan insandı. Orta çağda güçlü kişi, başkalarını hakimiyeti altına alabilendi. Ondan sonraki çağd güçlü, sermaye sahibi oldu. Çağımızdaki güçlü insan, bilgili eşi, çocukları, komşu, dost v.s ile etkili iletişim kurabilendir. Hayvanlar kendi cinsinden olanları, eşlerini, yavrularını, koku duyularını kullanarak bulup anlaşır. Fakat, insanlar birbirleriyle konuşarak anlaşır.

Ömür bize doğum günümüzde verilen bir hediyedir. Bu hayatta insanoğlunun kaderi; dört kritik dönemi yaşamaktadır: Çocukluk, Gençlik, Yetişkinlik, Yaşlılık. Her bir aşama, kendi benzersiz karmaşıklığını gereksinimlerini ve potansiyelini içerir. Hayat senin dört mevsimine benzer. Çocukluk ilkbahardır. Çiçekler tomurcuklanır çeşit çeşit. Gençlik yazdır. Zakkumlar açar renk renk. Yetişkinlik sonbahardır. Dallardan olgunlaşmış ayvalar sarkar sarı sarı. Yaşlılık kıştır. Toprağı kar kucaklar bembeyaz.

Ünlü düşünür Gazzali, anne - babanın çocuk eğitimindeki faaliyetlerini bir bahçıvanın bahçesinde bulunan ısırgan otlarını ayıklamasına benzetmiştir. Antik çağ filozofu platon; çocukların farklı yeteneklere sahip olduklarını, bunun eğitildi lerinde dikkate alınmasını söylemiştir. Meşhur Türk Hekimi İbni Sina; çocuğun ruh ve beden sağlığına, ikisine birden aynı önemin verilmesini vurgulamıştır!

İnsanoğlu yeryüzünde var olduğundan beri, yüce Allah`ın sunduğu çeşitli nimetlerden kendisi için türlü türlü yiyecekler hazırlayarak besin ihtiyacını gidermiştir. Beslenme olmadan yaşamak olanaksızdır. Hayatımızın devamı ve vücut gücümüzün muhafazası beslenmemize bağlıdır. Çoğunlukla bizler acıktığımız ve susadığımız için yer, içer, doyunca da sorfadan kalkarız.

Yaşam kargaşa içerisinde geçiyor. Tek başımıza onun üstesinden gelmemiz mümkün değil. Her şeye gücü yeten alemlerin Rabbinin daima bizimle beraber bulunduğunu asla unutmamak niyetindeyiz. Çocukluğumuzdan itibaren bir sıkıntı, bela ve musibet karşısında kalınca Yüce Allah`a sığınmayı, O`ndan yardım talep etmeyi, dualarla güçlenmeyi öğrenirsek kendimizi hiçbir zaman itilmiş, dışlanmış yalnız kalmış ve umutsuz hissetmeyiz.

Hayat ne hayal ettiğimiz kadar güzel, ne de zannettiğimiz kadar kötüdür. Bu kitapta anlatılan her şey, hayatın içinden geçerken düşülmüş dipnotlardır. Kadın-erkek, yaşlı-genç pekçok insanın gündelik yaşantısından derlenen gerçek yaşam öykülerinde, hayatın renklerini bulacaksınız.

Seymen Tesnimîn elini avuçladı, simsiyah bakışlarını onun koyu yeşik bakışlarına kattı. Aşkın şavklı vurmuş gözleri ışıl ışıldı. - Seni Seviyorum, dedi. Genç kızın kiprikleri iç içe girdi. Pembe bir gül goncası gibi büzüştü dudakları: - Ben de seni seviyorum. -Sevgimiz ebediyete kadar devam edecek. -Bu bizim kalplerimizin andı olsun... (Arka Kapak)

Düşündükçe şaşırtan, gezip gördükçe bizleri hayretler içerisinde bırakan bir dünyada yaşıyoruz. Herkesin aynı konforu yaşadığı bir dünya hiç olmamış. Bir insan istediği bir mekanda otursa, arzu ettiği makamlara kavuşsa, dilediği şekilde yaşasa dahi bir şeyleri kaçırıyormuş hissi onu rahat bırakmıyor. Hayat, insanı daimi olarak kalmak istediği noktada asla tutmuyor, devamlı değiştiriyor. Bizimler beraberken bizden sürekli firar ediyor; hiç durmuyor.