Koyu karanlık günlerden geçiyoruz
Ah ki koyu karanlık bütün evren;
Ormanlar yangın, içimdeki uğultu dilsiz…
Büyük şeyler kuruyorum hayatıma ilişkin
Ki biliyorum, yaşım altmışı geçmişken
Ve beşini bitirmek üzereyken kızım…
Yalınızca şairlerin yahut yazı insanlarının değil, bir anadilin içine doğmuş herkesin dili, yurdudur. Hiç kimsenin anadilinden daha şefkatli bir dostu da olmaz yaşamı boyunca... Siz anadilinizi ne kadar severseniz, anadiliniz de tıpkı bir anne gibi sizi korur ve istemediğiniz kadar ürünler verir yaşamınız boyunca. Bu ürünler bazen bir aşkın peşine düşürür, rüyalar kurdurur size. Bazen de büyülü şiirler, romanlar, yazılar olarak kalır elinizde...
İnsanlar aktı gönlümden
Ve beyaz kediler
İnsanlar acıda karardı
Kediler kaldı bembeyaz.
O vakit bu vakit oldu
Su dondu ömür duruldu
İnsanlar; akmakta kara'ya
Ve kediler; kırık beyaz
Bu kitabı yayınlama gerekçemi, birinci bölümün girişine alınlık yaptığım George Orwell'in sözü anlatıyor en çok da.
Yurdumuzda ve geniş coğrafyamızda derin acılar çekiliyor, bir grup insan olabildiğince mutsuz, yer yer umutsuz.
Şiirse, büsbütün kimsesiz ve Eflatun'un ülkesinden kovulduğundan bu yana, hâlâ kovulmakta hayattan ve hâlâ sahipsiz, yapayalnız!
Söz, etkisini neredeyse yitirmiş durumda. Aynı dili konuştuğumuzu söylüyor kimileri, fakat hiç kimse bir diğerini anlamıyor. Herkesin birbirine anlatabi
ve zaman artık yoktu
bir ağacın yaprağındaki damardı
yürüyüp geldiğimiz bunca yol
bir ağacın yaprağına
sığıyordu aslında kocamış evren
göremedikleri işte buydu
çatlarken koza
nazenin, uçup giderken kelebek
zaman, bir ağaçtı yaşlanan
titredikçe yeşil hatıralar döken
kurumuş dallarından...
(Tanıtım Yazısı´ndan)
ne gördüysem boşlukta ne duyduysam
çıkardıysam neyi en içlerden
çağırdım onu dipten, söyledim;
ki ey Tuğrul,
ne çok yaralısın düze indikten
geçip gitmeksizin içinden zamanın akıp geçmekte zaman içinden
...Kurulan mahkemeler 1920 yılının son günlerinde karar verdiler,
bu bildirideki görüşlerinden vazgeçmeyerek düşmanla savaşmayanlar ölecektiler. Bildiride imzası olan iki yüz yiğit insan görüşlerinden vazgeçmedi, boyun eğmediler zalime. 1921 yılı Ocak ayının ilk günü, işgal kuvvetleri komutanlığının merkezi de olan Balçıklıovada (İzmir Balçova), şu an İnciraltı Sahili denilen bölgede kurşuna dizildiler.
Tarih onları unutmak istedi, unutturulmak istendiler.
Akıp geçen bunca yıl ve bizler bu yiğit insanla
Bir zaman göğe uzanan merdivenden
nedir şimdi payımıza düşen
kırılası ellerimizle diktiğimiz diken
ah bu aşk benimdi dedirtiyor incitirken
bak ki kurudu çölde, diktiğimiz diken
ah bu benim aşkımdı kurudu gitti
ah bu benim aşkımdı duy sesini gitti
ah bu benim aşkımdı duyuyor musun
duyuyor musun ey aşkın yaralı sahibi
kerbela ateşler içinde kavruluyorken
Kars`ta bir kuş uçururum
biraz kan unuturum Iğdır`da
bir şiir salınır gelir koruluktan
aşk yenilir
bağ bozulur
su akar
âşıklar çekip gider
hicran kalır geriye
Toplam 11 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.