Azar azar azalan zaman. Adına yaşlılık dedikleri yavaşlık... Aksayan, sakatlayan, eğri büğrü bir hal. Yere doğru, öne doğru, gittikçe toprağa doğru kapanan, büyüdükçe küçülmeyi, buruşmayı, titremeyi, üşümeyi, elde tutamamayı, önündekini görememeyi, unutmayı, unutturmayı sinsice belleten beden... Sana ne oldu, sana ne oldu, hadi çık sokağa aldırma diyordun ne oldu diye durmadan başına kakan, yıldıran... Şimdi kimim ben diye soran, susan, susan, sustuğuna suçlanan aynalar...
Usul usul çoğalan hüzün. Hayriye'
Derinlerde bir yerde koca bir kaya vardı da, abilerim ablalarım şuna bir el atıverelim demek için çıkıyordum dışarı. Tesellisi, telafisi imkânsız bir arayıştı bu. Ne yapsam ne etsem bir milim bile yerinden oynatamadan o kayayı, aklımı oynatma noktasına gelmiştim sonunda. Ana-kız kendimizi kapattığımız bu evde bir canlı cenaze, bir ağır yaralı olarak yaşamayı maharet saymanın saçmalığına bir son vermek gerekiyordu artık. Nohut oda bakla sofa evlerde birbirlerine tahammül etmek zorunda kalan ana-babalar ve ev
Keşke kalksaymışım.O zaman babam çarşaftaki kanı görüp,
Batırmış yatağı, al şu kızı buradan, diyemezdi. Donumdaki kana
baka baka öyle ağladım ki, annem sabah sabah Anırma, diyerek bir
tokat attı. Bir daha onun kıllı suratına bakarsam ne olayım. Ablam
da yanıma gelip, Ağlama salak ben de hastalandım, artık her ay
hastalanacaksın, dedi. Ben hasta değilim yalan söylüyorsun,
deyince; Tabii sen kraliçesin, kraliçeler hastalanmaz, kıçımın
kraliçesi, dedi. Pis pis güldü gitti.
Bitirgen bir büyüme hikâyesi. Küçük b
Kulağıma durmadan yürü diye fısıldayan, gittikçe uğultuya dönüşen, menşei belirsiz bir ses çalınıyordu. Gökyüzü pusunu üzerime kusuyor, beni yutmaya yelteniyordu. Boyun eğmek, geri dönmek yoktu. Yolu bir çaprazına, bir dikine dilimledim. Sonunda bitap düşüp bir merdivenin başında durdum. Çöksem olduğum yerde uyuyacak, soğuğun ikide bir dürten dikenli ellerinde yığılıp kalacaktım. Artık bir evim yoktu ama bir okulum vardı. Ailemi yeni arkadaşlarımdan kuracak, atanmışlarla değil, seçilmişlerle mutlu mesut yaş
Hepimiz aynı mı büyürüz? Daha az hasarla, daha az kederle büyüyenlerimiz de yok mu? Tıpkı daha korkunç ve onarılamaz hasarla büyüyenlerimiz olduğu gibi. Derecesi ne olursa olsun bizim buralarda bir kız çocuğunun büyümesinde hep ciddi bir hasar vardır, çocukluğunun kuytularında illa bir terslik!
Hikâyelerimiz farklı yollarda çatallansa da aslında hepimizin başına ne geldiyse şu büyüme işinden gelmiştir. Düşünen herkes büyümenin ne belalı bir şey olduğunu bilir. Büyüyüp de yıllar sonra geriye dönenimiz, büyüm
Gürül gürül bir ses, her daim gülen bir çehre ve iki kutsal el: Prof. Dr. Tarık Minkari. Ameliyatlarıyla çok can kurtarmış, cerrahi tekniğine katkılar yapmış bir bilim adamı. Hayatını neşeyle yoğurmasını bilmiş, dünyasını gülerek ve güldürerek anlamlandırmış sohbet erbabı. Son muhasebesinde kendini üzüntüden ve intikamdan muaf tutan, seven bir yürek...
Yaşamını, can kurtarmaya adamış bir cerrah olan Tarik Minkari, kendine ölme hakkı, cesedine yakılma hakkı istiyor:
Bitkisel hayata girmiş isem bu tarz ya
Toplam 6 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.