Bu dünya ticarethanesinde dolaşan insanoğlu boş yere yaratılmamıştır. Hatta gökteki ve yerdeki bütün zerreler lisan-ı haliyle: Ben boşuna yaratılmadım derler. Madde ve ruh tılsımı; değişik işlerin, zıt şekillerin bulunduğu bir hikmet gemisi ve ibret aynasidir. Insanın dünyadaki varlığının bir başlangıcı var ise de, âhiretteki varlığı devamlı ve sonsuzdur. Maddi yapısı süfli ise de, manevi ruhu ulvidir. Yaratılışın başlangıcında tıynetine kötü ve hayvani vasıflar karışıp Şüphesiz her nefis kötülüğü emreder f
Resûlüllah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: Cennete girdim. Önümde bir takırtı işittim. Baktım Bilal'i gördüm. Cennetin âlâsına baktım. Ümmetimin fakirleriyle evlatlarını gördüm. Cennetin alt tabakasına baktım. Gördüm ki, orada, pek az zengin ve kadın vardır. Dedim ki; Ey Rabbim! Bunların durumu nedir? buyurdur ki: Kadınlara iki kırmızı altın ipekli zarar verdi. Zenginler ise mal hesabının uzunluğu ile meşgul oldular. Bu arada ashabımı kontrol ettim. Abdurrahman b. Avf'ı görmedim. Sonra ağladığı halde bana geldi.
Bilmiş ol ki, ticaretlerde muâmele yapan ve ticaret eşyalarında ortak olan iki şahsın muhasebe ânında maksadları kârın selâmetidir. Nitekim tüccar bir kimsenin ortağından yardım talep ettiğinde tüccar ortağına, malı ticaret yapsın diye önce teslim eder ve sonra da onunla hesaba oturur. İşte böylece akıllı olan adam da, âhiret yolunun tacirleridir. Onun maksadı ve kârı nefsinin rezaletten arınmasıdır. Çünkü onun kurtuluşu ancak nefsin arınmasına bağlıdır. Nitekim Yüce Allah buyurmuştur: Nefsini arındıran elb
Üç Risale, İmam-ı Gazzâlî'den yapılmış tercümelerden meydana gelmektedir. İlk ikisi İhyâ'dan seçilmiş bölümlerin, üçüncüsü ise Gazzâlî'nin çeşitli eserlerindeki hikmetli nasihatlerinden derlenmiş bölümlerin çevirisidir. İkinci Abdülhamid zamanında Arapçadan Türkçeye çevrilmiş olan bu risaleler Mi'yâr-ı Hüsn-i Ahlâk [Güzel Ahlâkın Ölçüsü], Mîzân-ı Ülfet [Dostluk ve Muhabbet Terazisi] ve Misbâhu'n-Necâh [Zafer Meşalesi] adlarını taşımaktadır. İlk ikisi Hüseyin Tevfik tarafından; Misbâhu'n-Necâh ise Farukî Abd
İmam-ı Gazali'nin en büyük eseri olan İhyâu Ulumi'd-Din, her dönem Müslümanlar için ilk akla gelen başvuru kaynağı olmuş ve bu esere büyük güven duyulmuştur. ihyau Ulumi'd-Din, dört ana bölümden ve her bölüm de onar konudan oluşmaktadır. Ihyâu Ulumi'd-Din içinde yer alan konula-rın her biri, eserin orijinal anlatımı asla bozulmadan, akıcı ve duru bir dil kullanılarak çevirisi yapıldı ve başlı başına birer kitap haline getirildi. ihyau Uleımi'd-Din' in üçüncü bölümü olan Helak Edici Şeyler Bölümü' nün birinc
Öncelikle kul, zayıf bir varlıktır. Zaman çok zor bir zamandır. Din işi, inişli ve çıkışlıdır. Boş zaman neredeyse hiç yok gibidir. Meşguliyet ise, sayıya gelmeyecek derecede çoktur. Ömür kısadır. Amel ise, hatalarla doludur. Bütün bunların hesabını görecek olan zatın gözünden hiçbir şey kaçacak değildir. Sonunda gidiş Allah'adır. Ecel yakındır, yolculuk çok uzundur
İmam-ı Gazâlî'nin en büyük eseri olan İhyâu Ulûmi'd-Din, her dönem Müslümanlar için ilk akla gelen başvuru kaynağı olmuş ve bu esere büyük güven duyulmuştur.
İhyâu Ulûmi'd-Din, dört ana bölümden ve her bölüm de onar konudan oluşmaktadır. İhyâu Ulûmi'd-Din içinde yer alan konuların her biri, eserin orijinal anlatımı asla bozulmadan, akıcı ve duru bir dil kullanılarak çevirisi yapıldı ve başlı başına birer kitap haline getirildi.
İhyâu Ulûmi'd-Din' in üçüncü bölümü olan Helak Edici Şeyler Bölümü' nün ikinci
İmam-ı Gazali, insanlık tarihinde nev'i şahsına münhasır büyük bir İslam mütefekkiridir. En mühim eseri de hiç şüphesiz ki İhya-u Ulumi'd-Din'dir. Çünkü İslam tarihinde, ne şarkta ne de garpta bu mevzuda böyle bir eser yazılmamıştır. Gazâli hazretleri iki yönden yenilenmeye girişmiştir:
a. Felsefeyi tenkid etmek,
b. Kelam ilmini yeni bir tarzda arzetmek.
Hazretin ikinci cephesini İHYA adlı eseri temsil etmektedir. Zira İHYA' müslümanların hayatını derinden etkileyen İslami kaynakların başında gelir. Aliml
Bil ki bütün akıl sahiplerinin hedefi, mutlaka sevap yurdunda (cennette) Allah Teâlâ ile buluşup O'nun cemâlini doya doya seyretmektir. Allah Teâlâ'ya ulaşmaya ilim ve amelden başka bir yol yoktur. ilim ve amelde devamlılığı sağlamak ise, ancak bedenin sıhhat ve selâmetine bağlıdır. Bedenin selâmeti ise, ancak gıdalarla mümkün olur ve vakitlerin tekrar etmesiyle ihtiyaç olan kadarını o gıdalardan yemekle sağlamr. Işte bu yönde selef-i salihinden bazıları şöyle demiştin İnne'l-ekle mine'd-din / Şüphesiz ki y
Bu dünya ticarethanesinde dolaşan insanoğlu boş yere yaratılmamıştır. Hatta gökteki ve yerdeki bütün zerreler lisan-ı haliyle: Ben boşuna yaratılmadım derler. Madde ve ruh tılsımı; değişik işlerin, zıt şekillerin bulunduğu bir hikmet gemisi ve ibret aynasidir. Insanın dünyadaki varlığının bir başlangıcı var ise de, âhiretteki varlığı devamlı ve sonsuzdur.
Maddi yapısı süfli ise de, manevi ruhu ulvidir. Yaratılışın başlangıcında tıynetine kötü ve hayvani vasıflar karışıp Şüphesiz her nefis kötülüğü emreder
Kitabu Esrari'z-Zekat
Zekat kelimesi, tezkiye ile aynı kökten gelir ve arınma, hem de artıp çoğalma
demektir. Zekat, insanın maddi ve manevi olarak arınmasını sağlar. Malın Temizlenmesi
maddi, kalbin ve nefsin arınması da işin manevi temizliğidir. Nitekim Rabbimiz şöyle
buyurmaktadır: Onların mallarından zekat al! Bununla onları temizlersin, onları arıtıp
yüceltirsin. (Tevbe, 104)
Mükâşefetü'l-Kulûb konu itibariyle tasavvufî bir eserdir. İçerik itibariyle kalpleri hassas bir İslâmi hayata sevk etmeyi, oraya saf bir İslâmî hayatı sıkıştırmayı hedef edinen bir eserdir. Mükâşefetü'l-Kulûb bir Kalpleri İhyâ kitabıdır. Durumlarını tespit ve keşfedip aralayarak, ortaya çıkararak ıslaha çalışmayı öğreten bir eserdir. Tasavvuf kalp ile meşgul olan bir ilimdir. Malûmdur ki, kalp nasıl olursa dış âzâ ve yaşayış da ona uygun bir manzara arz eder. Allah Teâlâ'nın; Her kulun kalbini günde birkaç
Ey uğraş olarak Kur'ân ile meşgul olan, ancak bu hususta gevşek davranıp Kur'ân'ın sadece zâhirî mânâlarını ve lafızlarını hızlıca kapan kişi! Sen nereye kadar okyanusun sahilinde gözün kapalı dolaşarak Kur'ân'ın harikulâde ahvâlinden gâfil olacaksın?
Artık Kur'ân'ın güzelliklerini görüp de, hoş ve tatlı şeylerini sahile çıkartma zamanı gelmedi mi?
Onun derinliklerine dalarak mücevherlerini çıkartıp da, zengin olma zamanı gelip dayanmadı mı?
Okyanusun sadece sahillerine ve manzarasına sürekli bakıp da in
Bir anlık/saatlik tefekkür, doğrusu bir yıllık nafile ibadetten üstündür.(Hadis-i Şerif) Kaldı ki Yüce Rabbimizin Kitabında; tefekkür, düşünme, ibret alma, dikkatli ve titiz olarak incelemeyle ilgili olarak çok teşviklerde bulunulmuş ve buna ilişkin hükümler yer almıştır.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Onlar ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allahı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın.(Âl
Toplam 79 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.