Işığın etrafındaki sinekler gibi huşu içinde dönüyorlardı.
Ormanları yakıyor sonra banknot blokları dikiyorlardı. Parayı
tavaf ediyor, kendilerinden geçiyor, sonra bana bulaşıyorlardı.
Yabancı bir şehre indim; kimse beni tanımasın, bilmesin, biraz
huzur bulayım diye. Fakat mıknatıs gibiydim. Parayı, kadını
hatta belayı çekmekte üstüme yoktu. Bilmiyorum, belki silahımı
yaptıkları alaşımda özel bir çekim kuvveti ya da benim
hamurumda yanlış bir şey vardı.
Be ...