Güzide Ertürk, Loretta’da insanın dünya ile ilişkisinin başlangıç anına dönüyor ve ilk düşüşün yarattığı kırılmadan doğan bir öykü evreni oluşturuyor. Yatağın kenarından, rafın ortasından, bir ağacın dalından, omuzdan, uçurumdan ya da iskeleden düşüşle yeniden doğuşu ve varoluşun karmaşık hallerini öyküye çağırıyor. Anlatıcı, yazar ve kahraman rollerini tersine çeviren, kurgu ile gerçeklik arasındaki sınırları zorlayan, yaşamın ve ölümün ötesine uzanan bakışıyla iki dünya arasında ...