Çok geç değil. Bu “labirent”ten çıkma olanaklarına sahibiz. Yeter ki önce yolumuzu yitirdiğimizi kabul edelim...2022 yılında Avrupa’nın göbeğinde geçmişin travmalarını tetikleyen yıkıcı bir savaş patlak verdi. Nükleer felaket senaryolarının gerçeğe dönüşmesine ramak kaldı. Demirden bir el, Batı’yı Rusya ve Çin’le karşı karşıya getirdi adeta.Kibirli ve bencil yöneticilerin, aklı küçümseyip eşitsizliği besleyen köhne ideolojilerin hükmü altındaki çağımız, son hızla uçuruma doğru sürüklenmekte. Günümüzde ne Ba
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir okur kitlesine sahip olan Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maaloufun büyük ses getiren kitabı Arapların Gözünden Haçlı Seferleri YKY tarafından yayımlandı. Maaloufun 1983 tarihli bu yapıtı, 11. yüzyılın sonundan 13. yüzyılın başına kadar devam eden Haçlı Seferlerini egemen tarih anlayışının yerine ötekinin gözünden anlatıyor.
Tadımlık
Asya ve Akdeniz kültürlerinin efsanelerinden yararlanarak anlattığı dönemin tarihsel olaylarını ve gerçek kahramanlarını kitapla
Amın Maalouf'tan 8 Yıl Aradan Sonra Yeni Bir Roman...
Türkiye'de geniş bir okur kitlesine sahip Amin Maalouf yeni romanı Empedokles'in Dostları'yla okurlarını selamlıyor.
Romanlarıyla olduğu kadar deneme kitaplarıyla da ilgi çeken Maalouf, Empedokles'in Dostları'nda bu kez geleceğe yönelik bir kurguyla dönüş yapıyor. Ölümcül Kimlikler ve Uygarlıkların Batışı kitaplarında yer verdiği eleştirel gözlemlerin izinde yarı distopik bir dünya çiziyor. Platon'un mağarasından çıkıp Empedokles'in Dostları'yla tanışm
Türk okurunun daha çok tarihsel romanlarıyla tanıdığı Maalouf, bu kez medeniyetler çatışması adı altında kuramsallaşıp yasallaşan ve dünyadaki bütün kültürler ve halklar için felakete yol açacak politikaları eleştiriyor.
Yazar, yaşamın devamlılığının olmazsa olmazı olarak gördüğü hoşgörü çığlığını yeniden duymaya davet ediyor insanlığı...
Çivisi Çıkmış Dünya bir yandan küresel ısınma, enerji kaynakları ve doğal felaketlerle, bir yandan da yanlış ve çıkarcı politikaların doğurduğu ekonomik ve siyasa
Afrikalı Leo, gerçek bir yaşam öyküsünden çıkarılmış düşsel bri yaşamöyküsü: Bir berberin sünnet ettiği, bir Papanın vaftiz ettiği Hasan ibn Muhammed el-Vezzan ez-Zeyyati alias/namıdiğer Giovanni Leone de Medici nin, Leo Africanus yani Afrikalı Leo nun özyaşamöyküsü yazmış olsaydı yazacağı gibi...
Amin Maalouf, bu ilk romanında -daha sonra Semerkant, Tanios Kayası, Doğunun Limanları, ve öteki romanlarında da yapacağı gibi- tarihle/tarihten olağanüstü bir halı dokuyor. Bir uçan halı...
Bana `içimin derinliğinde` ne olduğum sorulduğunda, bunda herkesin `içimin derinliğinde` ağır basan tek bir aidiyetin, bir bakıma `kişinin gergin gerçekliğinin`, doğarken ebediyen belirlenen ve artık değişmeyecek olan `öz`ünün var olduğu inanışı yatıyor; sanki geri kalanın, bütün geri kalanın -özgür insan olarak katettiği yolun, benimsediği inanışların, tercihlerin, kendine özel duygusallığının, yakınlıklarının, sonuçta yaşamının- hiçbir önemi yokmuş gibi. Kimlik, insanın zamanın içindeki incelişinde onu d
Uygarlıkların Batışı, doğup büyüdüğü Lübnan'ın
çokkültürlülüğünden beslenen ve bunun önemini her
zaman dile getiren Amin Maalouf'un
Kimlikler ve Çivisi Çıkmış Dünya ile başladığı
düşünce serüveninde en karamsar durak. Buzdağını
gördüğü halde ilerlemeye devam eden insanlık
gemisi için bir taziye.
Her ne kadar hâlâ süper güç olarak anılsa da ahlaki
inandırıcılığını kaybetmekte olan Amerika; çağımızın
en umut verici projelerinden biri olarak sınırları
kaldırmayı amaçlayan, ancak bugün parçalanmanın
eşiğine gel
Adana da ayaklanmalar olmuştu. Kalabalık, Ermeni mahallesini yağmalamıştı. Altı yıl sonra çok daha büyük çapta olacakların provası gibi bir şeydi. Ama bu bile dehşetti. Yüzlerce ölü. Belki de binlerce. Can çekişen Osmanlı İmparatorluğu ve Beyrut ile Fransa arasında yaşamı sürükleyen İsyan. Doğunun Limanları bu yüzyılın başını, bir insanın trajik öyküsünün içinden anlatıyor. Amin Maalouf son romanı. Doğunun Limanları ile yine YKY de.
Adriana Mater, yer ve zaman belirtilmemiş ama 20. yüzyıl sonlarında Balkanların durumunu çağrıştıran, iç savaşın yaşandığı bir ülkede geçiyor. Genç bir kadın olan Adriana tecavüze uğrar ve hamile kalır, ama çocuğunu aldırmayı kabul etmez: Onun çocuğu değil bu Refka, benim çocuğum ve bana benzeyecek diye cevap verir kız kardeşine. Bu varlık iki kanı birlikte taşıyacaktır: Kurbanınki ve celladınki. Oğlu Yonas büyüdüğünde, bir gün, şehri terk etmiş olan doğurucusunun şehre geri geldiğini öğrenir ve onu öldürme
Titanic'te Rubaiyat! Doğu'nun çiçeği Batı'nın Çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydim! Amin Maalouf, Afrikalı Leodan (YKY, 1993) sonra bu kez Doğu'ya, İran'a bakıyor. Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının çevresinde dönen içiçe iki öykü... 1072 yılında, Hayyam'ın Semerkant'ında başlayan ve 1912'de Atlantik'te bit(mey)en bir serüven... Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran'ın tarihinin de okunuşunun öyküsü/tarihi...
Tadımlık:
Bazen Semerkant'ta, ağır ve k
Çağdaşımız Mani... Hoşgörü peygamberi Mani...
Amin Maalouf diğer romanlarında olduğu gibi yine bir karakterin yaşamı üzerinden dünyaya açılarak yapıtını kuruyor. Mani´nin inancı ve öyküsü Hıristiyanlık çağının şafağında, İsa´nın ölümünden iki yüz yıl sonra başlar. Bizim çağımızın da kahramanı olabilecek Mani, yaşam öyküsüyle, son nefesine kadar savunduğu inancının oluşturduğu kişisel tarihiyle, o dönemden yani II. yüzyıldan beri hala varolan politik sorunlara da işaret etmiş oluyor.
Mani´den bugüne, ´´san
Romanda geçen zaman, 1666'nın hemen öncesi... Gizemli bir kitabın peşinde kıtalar, kentler, denizler aşan yol... Tanrı'nın gizli (yüzüncü) adını ararken kendini ve aşkı bulan yolcu ise antika tüccarı Baldassare Embiaco... Konya'da vebanın kıyımına, İzmir'de Sebetay Sevi'nin şaşırtıcı başkaldırısına, İngiltere'de büyük Londra yangınına tanık olan bir roman kahramanı. Yüzüncü Ad / Baldassare'nin Yolculuğu, kurgusuyla, diliyle, konusu ve serüvenleriyle son zamanlarda okuduğunuz romanlar arasında en beğendiğini
Geçmiş... bıraktığın yerde mi hâlâ?
Amin Maalouf'tan unutulmayacak bir eve dönüş romanı.
Amin Maalouf'un merakla beklenen yeni romanı Doğu'dan Uzakta, kaderin ve tarihin acımasızlığında terk ettikleri yurtlarına dönen bir grup arkadaşın hikâyesini anlatıyor.
Doğu'dan Uzakta, bir yüzleşmenin romanı: Gençliklerinin en güzel dönemlerini bir arada geçiren, ülkelerinde patlak veren iç savaştan sonra farklı yerlere dağılan ve yıllar sonra, eski arkadaşlarından birinin cenazesi için tekrar ülkelerine dönen bi
Mehmet Ali Paşa´lı yılların Mısır´ı.
Güzelliğini çarmıh gibi taşıyan bir kadın: Lamia.
Lamia´nın gölgesine sığındığı bir şeyh: Francis.
Yasak aşk meyvesi bir oğul: Tanios.
Başka bir kadın: Esma
Bir serüven ve sadakat romanı...
Yazara ünlü Goncourt ödülünü getiren kitap onuncu baskısıyla dilimizde...
Amin Maalouf 2011 yılında Claude Lévi-Strauss'un ardından Fransız Akademisi'nde 29. Koltuğa seçildi. Fransız Akademisi üyesi olmak Fransız dili üstüne araştırma yapmak kadar Akademi'nin tarihi hakkında çalışmak gibi bazı yükümlülükleri de beraberinde getiriyordu. İşte 29 Numaralı Koltuğun Hikâyesi bu çalışmaların bir meyvesi olarak doğdu.
Yapı Kredi Yayınları 2017 yılında Maalouf'un Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması'nı yayınlamıştı. Akademi'nin âdetleri gereği, seçilen her yeni üye koltuğunu devraldığı
Kitaplarıyla tüm dünyada büyük ilgi gören Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf bundan önceki kitaplarında ailesine ilişkin kimi gerçekleri biraz da değiştirerek romana, romanlara dönüştürmüştü. Ama Yolların Başlangıcı'nda bütünüyle gerçeklere, belgelere, yazışmalara, arşiv kayıtlarına dayanan bir kitap bulacaksınız. Yazar bu kez soyağacının köklerine bir araştırmacı olarak dalıyor.
Tadımlık:
Başlangıçlar Başka biri olsaydı, köklerden söz ederdi... Benim sık kullandığım bir sözcük değil bu. Kök sözcüğü
XII.yüzyılda, Akitanya´dayız... Soylu bir ozan, Jaufre Rudel, zevk ve eğlenceye doymuş, böylesi bir yaşam sürmekten bıkmış; uzak, arı ve sonsuz bir aşkı düşlüyor... Kusursuz, düşsel bir kadını anlatıyor dizelerinde. Ve günün birinde, denizler ötesinden gelen Gezgin, bu imgenin gerçekten yaşadığını haber veriyor ona. Çılgına dönen ozanın uzaktan aşkını arayışı böyle başlıyor.
''Akademi Üyesi Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,
İnsan sizinki gibi bir aileye kabul edilme ayrıcalığına eriştiğinde, eli boş gelemez. Hele benim gibi Levanten bir konuk olduğunda, eli kolu dolu gelir. Gerek Fransa'ya, gerek Lübnan'a karşı duyduğum minnetle, iki yurdumun bana verdiği her şeyi de yanımda getireceğim: Kökenlerimi, dillerimi, aksanımı, inançlarımı, kuşkularımı ve her şeyden çok uyum, ilerleme ve bir arada yaşama düşlerimi.
Bu düşler bugün suya düşmüş görünüyor. Övünç duyduğum kültür
Toplam 19 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.